|
AB ailesine dahil olmamızın cok uzun bir zaman
alacağı acıkca ortada üyelik girişiminin başlangıcı
uzun yıllara öncesine dayanmasına rağmen aslında
1999 yılında Helsinki Zirvesinde Türkiye’nin AB ‘ ne
aday ülke olarak ilan edilmesine takiben ivme kazanmış
olan dinamik bir süreci hep beraber gözlemledik ve
yaşadık ve şimdi her sektörde olduğu gibi
taşımacılık sektöründede bir cok soruya acık olan AB
Bizim sektörümüze neler getirecek , neler götürecek
.? Bu sorunun cevabını vermekde gercekten
zorlanıyorum
Çünki sektörümüzde var olan Artı yanlarımızın
haricinde , o kadar cok eksi yanımız varki
Bunların düzelmeside ancak yapılacak reformların
doğru seçilmesinden ve uygulanmasından geçer.
AB ‘ne uyum çalışmaları kapsamında yapılan reformlar
Türkiyeyi her defasında bir adım daha AB’ne
yakınlaştırmaktadır . Ancak dahada önemlisi bu
reformların sağlam temeller üzerine kurulmasıdır.
Reformların verimlilik ve kalite artışları; sektör
içinde kıyasıya rekabet ortamı maliyetlerin atışı ile
ortaya çıkacaktır bununda hizmetlerde farklılık
yaratacak hamleler yaratması kaçınılmaz olup rekabeti
artıracaktır.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinin Avrupa'daki
lojistik faaliyetlerinin ağırlıklı yönünü Türkiye'ye
kaydıracağını şu anda bile görmekteyiz; çünki
"Türkiye'nin stratejik coğrafik konumu mevcut karayolu
taşımacılığı ve lojistik hizmet verme alanları ve
endüstrisi ile birleşince çok önemli avantajlar
sağlamaktadır.
Türkiye diğer ülkelere oranla düşük işgücü maliyeti
ile yüksek seviyede verimlilik sunarak birçok endüstri
için çekici bir ülke haline gelmiştir" bu açıkça
ortadadır.
Otomotiv sektöründeki başarılar gözler önünde olan
bir gelişmeyle buna cok güzel bir örnektir. , diğer
sektörlerde olduğu gibi lojistik sektöründe de gelişme
için ekonomik ve siyasi istikrarının şart olduğunu
işaret etmek istiyorum.
AB üyeliği ile Türkiye lojistik önemini daha etkin
kullanabilecektir.
AB Türkiye için bir amaç değil
Araç olacaktr…….
Serap karabay |