ZF Sachs Süspansiyon yılda 1500 TIR dolduruyor

 

 

 


Dünyanın önde gelen otomotiv yedek parça üreticilerinden ZF, Türkiye’de yılda 8 milyonun üzerinde amortisörün üretim ve sevkiyatını yönetiyor. Bu hacmin yaklaşık 1500 TIR’lık yüke eşdeğer olduğunu vurgulayan ZF Sachs Süspansiyon Sistemleri Lojistik Müdürü Alparslan Özgül, gündemlerindeki en önemli başlıkların, makine öğrenmesi ve yapay zekâ desteğiyle tedarik zinciri görünürlüğünü daha ileri seviyelere taşımak, tedarikçi iletişimini güçlendirmek ve şeffaflaştırmak ile çevre dostu lojistik uygulamaları olduğunu söyledi. ZF Friedrichshafen hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
1915 yılında Almanya’nın Friedrichshafen şehrinde kurulan ZF Friedrichshafen, 100 yılı aşkın sürede büyüyerek dünyanın en büyük otomotiv yan sanayi firmalarından biri haline gelmiştir. 2023 itibariyle, 31 ülkede 162 üretim lokasyonunda 168 bin çalışanıyla faaliyet göstermektedir.
ZF, Türkiye’de dört farklı iş birimiyle Gebze, İzmir, Adapazarı ve İstanbul’da faaliyetlerini sürdürmektedir. ZF Sachs Süspansiyon Sistemleri A.Ş. olarak, Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde 61.000 m² kapalı alana sahip üç üretim tesisimiz bulunmaktadır. Bu tesislerde, 1200 çalışanımızla talaşlı imalat, kaynak, hidrolik montaj ve elektrostatik boya proseslerini gerçekleştirerek amortisör üretimi yapmaktayız. Ayrıca, yaklaşık 100 kişilik mühendis ve beyaz yaka ekibimizle global ölçekte AR-GE çalışmaları yürütmekteyiz.

‘HIZLI VE ETKİN ÇÖZÜMLER ÜRETME KABİLİYETİMİZİ GELİŞTİRDİK’
ZF Sachs Süspansiyon olarak pandemi sonrasında tedarik zinciri süreçlerinde ne tür değişikliklere gittiniz? Yeni dönem için ajandanızda neler var?
Firmamızda tedarik zinciri ve lojistik süreçlerini grubumuzun bu konudaki stratejik yaklaşımlarıyla uyumlu bir şekilde yönetiyoruz. Pandemi, zaten büyük bir dönüşüm ve belirsizlik sürecine girmiş olan otomotiv sanayinde tam bir mükemmel fırtına etkisi yarattı. Bu durum tedarik zincirlerindeki kırılganlıkların ortaya çıkmasına vesile olarak tedarik zinciri yönetiminde esnekliğin ve dayanıklılığın önemini gözler önüne serdi. Bu dönemde bir yandan, tedarikçi çeşitliliğini arttırıp diğer yandan da tedarikçilerimizle olan ilişkilerimizi güçlendirmeye ve daha şeffaf bir iletişim ağı kurmaya odaklandık. Ayrıca, tedarik zinciri süreçlerimizi dijitalleştirme ve otomatize etme çalışmalarıyla tedarik zinciri görünürlüğümüzü ve karar verme yeteneklerimizi arttırdık. Bu sayede, süreçlerimizi daha verimli hale getirirken, olası aksaklıklara karşı hızlı ve etkin çözümler üretme kabiliyetimizi geliştirmeye odaklandık.
Yeni dönem için ajandamızda, başlamış olduğumuz dijitalleşme çalışmalarını geliştirerek makine öğrenmesi ve yapay zekâ desteğiyle tedarik zinciri görünürlüğünü daha ileri seviyelere taşımak var. Aynı şekilde tedarikçilerimizle iletişimimizi güçlendirme ve şeffaflaştırma çalışmaları devam ediyor olacak. Bunun haricinde, sürdürülebilirlik ve çevre dostu lojistik uygulamaları da bizim için yeni dönemde önemli bir konu başlığı. Geleceğimizi planlarken bu alanları daha fazla göz önünde bulundurarak yatırımlarımızı yönlendireceğiz. Böylece, müşteri memnuniyetini artırırken, operasyonel maliyetleri düşürmeyi ve rekabet avantajımızı korumayı amaçlıyoruz

Yıllık yük miktarınız nedir? Yurt içinde ve yurt dışında hangi taşıma modlarını kullanıyorsunuz?
Yıllık olarak 8 milyonun üzerinde amortisörün üretim ve sevkiyatını yönetiyoruz. Bu hacim, yaklaşık 1500 tam dolu tır yüküne eşdeğer olup, bu sevkiyatlar için 3 bin 300-3 bin 500 arasında çıkış gerçekleştiriyoruz. Yerli orijinal ekipman müşterilerimizle genellikle FCA (Free Carrier) çalışırken, ihracat müşterilerimizle farklı taşıma modları kullanıyoruz. Bazı ihracat müşterilerimizle DAP (Delivered at Place) çalışırken, FCA görünen bazı müşterilerimiz fabrika yakınında bir depoyu toplama yeri olarak şart koştuğundan, pratikte nakliye ve gümrük işlemlerini biz üstleniyoruz. İhracat orijinal ekipman müşterilerimizin sadece küçük bir kısmı bizim depomuzdan FCA yükleme almaktadır.
Ayrıca, amortisör üretiminde kullandığımız hammadde ve malzemelerin neredeyse tamamını tedarikçilerimizle FCA olarak çalışıyoruz. Avrupa, Uzak Doğu ve Amerika’da yerleşik (ağırlık Avrupa) yaklaşık 300 tedarikçimizden yılda 4 bine yakın ithalat gerçekleştiriyoruz.

KARAYOLUNDA YERLİ GÜCÜNÜ KULLANIYOR
Hangi hizmetlerde dış kaynak kullanıyorsunuz? Lojistik iş ortaklarınızı nasıl seçiyorsunuz?
Depolama ihtiyaçlarımızı büyük ölçüde iç kaynaklarla yönetmeyi tercih ediyoruz. Ancak, yurt dışındaki bazı müşterilerimize hizmet verebilmek amacıyla kiraladığımız ve operasyonel hizmet aldığımız anlaşmalı depolarımız bulunmaktadır. Lojistik süreçlerimizi ise hem yurt içinde hem de yurt dışında tamamen dış kaynaklarla yönetmekteyiz.
Lojistik hizmet alımlarımız, global satın alma ekibimiz tarafından yönetilmektedir. Bu ekip, lojistik ve depolama hizmetleri satın alımında uzmanlaşmış olup, belirli aralıklarla standart taşımalarımız için rota bazlı ihaleler düzenlemektedir. Bu ihalelere, yetkinlik ve performans değerlendirmeleri baz alınarak lojistik firmaları davet edilmekte ve ardından rota bazlı anlaşmalar yapılmaktadır. Proje bazlı lojistik hizmet ihtiyaçları ise fabrikalardan iletilen talepler doğrultusunda aynı ekip tarafından projeye özel tekliflendirme yöntemiyle yönetilmektedir. İthalat ve ihracatlarda standart kara rotalarımızda yapılan ihalelerde genellikle büyük yerli lojistik firmaları nomine edilmektedir. Deniz yolu rotalarında ise büyük global servis sağlayıcılar daha avantajlı olmaktadır.

Otomotiv ve yan sanayi lojistiğinde yeni trendler neler?
Otomotiv ve yan sanayi lojistiğinde yeni trendler, sürdürülebilirlik, dijitalleşme/şeffaflık ve esneklik üzerine yoğunlaşmaktadır.
1. Sürdürülebilirlik: Otomotiv ana sanayi ve büyük şirketler, karbon ayak izini azaltma yönünde ciddi hedefler belirlemiştir. Bu hedefler, yan sanayilere ve lojistik şirketlerine de yansımaktadır. Daha verimli, karbon ayak izi düşük rota planlamaları ve alternatif yakıtlı araçların kullanımının artırılması gibi çalışmalar, lojistik şirketlerini rekabette öne çıkaracaktır.
2. Dijitalleşme/Şeffaflık: Lojistik şirketlerinden en önemli beklentimiz, tedarik zincirinin görünürlüğünü artıracak teknoloji entegrasyonlarını gerçekleştirmeleridir. Yoldaki yüklerin tahmini varış tarihlerini dijital ortamda sistemlerimize otomatik entegre edecek çözümler, risklerin (kötü hava koşulları, liman dolulukları, sınır kapısı kuyrukları, grevler vb.) yapay zekâ veya makine öğrenmesi ile hızla tespit edilip etkilerinin anlık olarak son kullanıcılara yansıtılması, sorunları önceden tespit ederek etkili önlem alma kabiliyetimizi artıracaktır.
3. Esneklik: Pandemi sonrası dönemde, tedarik zinciri kesintilerine hızlı uyum sağlamak kritik hale gelmiştir. Lojistik şirketlerinden beklentimiz, taşıma modlarını çeşitlendirerek alternatif rota planlamalarıyla esnek ve güvenilir çözümler sunmalarıdır. Ayrıca, tedarik zinciri yönetimindeki karmaşıklığı azaltmak ve iş ortakları arasında güven inşa etmek için müşteri hizmetleri ve iletişim konusunda yüksek standartlar bekliyoruz.

Lojistik süreçlerde karşılaştığınız en temel sorunlar neler?
Lojistik süreçlerde karşılaştığımız temel sorunları bizim lojistikten anladığımız şekilde tedarik zinciri perspektifinden ele almak istiyorum. Otomotiv yan sanayinde lojistik süreçler, birçok dinamik faktörün etkisi altında şekillenir ve bu süreçlerde karşılaştığımız sorunlar genellikle karmaşık ve çok boyutludur:
• Talep Tahminlerinin Doğruluğu: Otomotiv sektöründeki değişim ve dönüşümler, ana sanayilerin talep tahminlerinde ciddi bozulmalara yol açmaktadır. Bu durum, bizim de talep tahminlerimizi etkileyerek stok fazlalığı (ekstra stok maliyetleri) veya yetersizliği (ilave lojistik maliyetleri) gibi sorunlara neden olabilmektedir.
• Tedarikçi Yönetimi ve Performans İzleme: Etkin bir lojistik sürecin temel taşlarından biri, tedarikçi yönetimi ve tedarikçi performansının izlenmesidir. İçinden geçtiğimiz zorlu süreç, birçok tedarikçi için finansal ve operasyonel sorunlara yol açmıştır. Tedarikçilerle olan ilişkilerin ve tedarikçi risklerinin yönetimi, en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir.
• Taşıma ve Depolama Maliyetleri: Yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar, araç/konteyner/ekipman/şoför yetersizlikleri, operasyonel ve bölgesel risk kaynaklı rota uzamaları, depolama alanları ile ilgili kısıtlar ve depolama maliyetlerindeki artışlar, toplam ürün maliyeti üzerindeki lojistiğin payının ciddi oranda artmasına sebep olmuştur.
• Krizler ve Tedarik Zinciri Görünürlüğü: Pandemiyle birlikte sıkça karşılaştığımız krizler (Rusya-Ukrayna savaşı, Süveyş/Panama kanal kapanışları, liman blokajları, konteyner krizi, Kızıldeniz vb.) nakliye sürelerini öngörülemez hale getirerek tedarik zinciri görünürlüğünü azaltmıştır.
• Gümrük İşlemleri ve Mevzuat Değişimleri: Gümrük işlemleri ve özellikle ihracat ve ithalat operasyonlarında hızlı mevzuat değişimleri, lojistik süreçlerinde zorluklar yaratmaktadır. Bu değişimlere ayak uydurmak, operasyonel verimliliği olumsuz etkileyebilmektedir.

DEĞİŞİMİ YAKALAYANLAR ÖNE ÇIKACAK
Otomotiv sektörünün içinde bulunduğumuz dönemde çok büyük bir değişim ve dönüşümün içerisinde olduğunu belirten ZF Sachs Süspansiyon Sistemleri Lojistik Müdürü Alparslan Özgül, “Aynı zamanda küresel krizlerin de peş peşe belirdiği bu zamanlarda lojistiğin ve bütünleşik lojistik yönetiminin önemi çok daha fazla ortaya çıktı. Bu dönüşüm döneminde bazı geleneksel otomotiv üreticilerinin rekabet sahnesinden silinip kimi yeni üreticilerin ön plana çıktığına şahit olacağız. Aynı şekilde günün gereksinimlerine ayak uydurmakta zorlanan lojistik firmalarını da benzer risklerin beklediğini söylemek yanlış olmaz sanırım” dedi.
LOJİSTİK HATTI