A
Abaşo (ing: Lower)
Alt ve aşağı [Abaşo Gabya yelkeni]
Abli (ing: Vang)
Seren ve bumba cundalarından aşağı iki
tarafa inen halatlar
Aborda (ing: Alongside)
Bir teknenin diğerine veya bir iskeleye
yanaşması
Abosa (ing: Avast)
Bosayı tut veya geçici olarak durdur, bosaya
vurmak
Abramak (ing: To Steer
a Ship)
Kontrol altına almak, komutası altında
tutmak, üstsinden gelmek
Açığa Çıkmak (ing: To
be off)
Rıhtıma aborda veya kıçtan kara olmuş bir
geminin bulunduğu yerden kalkarak daha
uzaktaki bir yere demirlemek için sahilden
uzaklaşması. Açığa çıkmak, fırtına veya
denizler sebebiyle rahat bir şekilde
barınamamasından veya rıhtımdaki işlerinin
bitmiş olmasından da ileri gelebilir.
Açık Deniz (ing: Open
Sea)
Kıtalar arasındaki büyük denizlerdir. Diğer
bir deyimle, denizin, herhangi bir devletin
karasuları veya içsularına dahil olmayan tüm
kısımlarını kapsar. Açık denizler bütün
devletlerin faydalanmalarına açıktır. Hiçbir
devlet açık denizleri yalnız kendisi
yararlanmak üzere temellük edemez. Açık
denizler karalardan farklı olarak mülkiyeti
iktisap edilmek üzere işgal edilemez.
Açık Düşmek (ing: To
Fall Away)
Herhangi ibr mevkiye nazaran bulunulması
arzu edilen mesafeden bir sebep veya etki
nedeniyle uzakta bulunmaktır.
Açık Liman1 (ing: Open
Harbour)
Denizlerin ve buzların girmesine karşı
kapalı olmayan liman.
Açık Liman2 (ing: Open
Port)
Ticari mallar üzerindeki gümrük vergilerinin
uygulanmadığı ve sağlık kontrollerinin
yapılmadığı liman
Açıkta Eylenmek (ing:
To Put About)
Bir teknenin sahilden veya iskeleden yada
limandan açıkta beklemesi
Açılır Bakla (ing:
Detachable Link)
Zincir kilitlerini birbirlerine eklemekte
veya zincir üzerinde bulunan fırdöndünün iki
ucundaki baklalara takılan ve gerektiği
zaman kolay ve çabuk açılabilen bakla.
Admiralti Demiri (ing:
Stocked Anchor)
Çiposu kollarına dik olan demirlerdir.
Çipolar bu tip demirlerin bir kısmında
sabit, bir kısmında ise hareket edebilir
şekilde yapılırlar. Bu tip demirlerin
tutması diğerlerine nazaran daha fazladır.
Ağız Kuşağı (ing: Sheer
Strake)
Armuz kaplamanın en üst sırası [bindirme
kaplamanın da]
Aganta (ing: Avast)
Zincir veya halatın kısa bir zaman süresi
için elde tutulup bırakılmaması [Aganta
iskota, aganta borina borinata]
Akıntı Haritası (ing:
Curret Chart)
Akıntıları, daha çok met ve cezir
akıntılarını gösteren haritalardır.
Genellikle bir takım içinde 12 harita
bulunur. Her harita ait olduğu saatteki
akıntının yönünü ve süratini gösterir.
Akıntı Seyri (ing:
Current Sailing)
Akıntının yönü ve sürati hesaba katılmak
suretiyle yapılan bir seyir usulü.
Alabanda (ing: Wing)
Bordanın iç kısmı veya dümenin 35° ye kadar
basılması
Yeke ucunun borda iç yüzeyini gösterecek
kadar çevrilmesi. İskele/Sancak alabanda
Alabanda Astarı (ing:
Side Sheeting)
Yalı kütüklerinden sonra yukarıya doğru
konulan tek sıra kaplama.
Alaborına Seyretmek
(ing: To Haul the Wind)
Borinaları sonuna kadar lava edip yelkenleri
rüzgarla doldurarak mümkün olduğu kadar
rüzgara yakın seyretmek.
Alabura (ing: Capsize;
Overturn)
Altüst olma, teknenin ters çevrilmesi
Alama Kürek (ing: Stop
Rowing)
Hep birlikte kürek çekerken çekmeyi
durdurmak için verilen komut
Alarga (ing: Off; Push
Off; Keep Away)
Açıkta demektir. [Alargada bekle, alarga
dur]"
İtalyanca: largo Alargaya çıkmak, [açığa
"çıkmak]
Alay Sancağı (ing:
Dressed Full)
İşaret sancakları ile donatılmaya, alay
sancaklarının çekilmesi denir.
Alberaber (ing: Stroke
Together; Give Waytogether)
Hep birlikte kürek çekmek için verilen
komuta
Alesta (ing: Ready)
Hazır olmak, hazır olarak apikoda beklemek.
Alesta tramola [Tramola etmeye hazır ol]
Alesta ferro [Demir atılmaya hazır]
Alesta Ferro (ing:
Stand by for the Anchor)
Demirin fundoya hazırlanması için verilen
konuttur. Bu komutun verilmesi ile ırgat
kontrol edilir ve zincirin serbestçe
akmasını sağlayacak her türlü önlem alınır,
bosa pimleri serbest hale getirilir ve
demirin ağırlığı yalnız bosa üzerine biner.
Demirin fundoya hazır olduğu köprü üstüne
"""Alesta Ferro Sancak / İskele"" demek
suretiyle" bildirilir.
Alesta Tıramola (ing:
Ready About)
Yelkenle seyreden gemi ve deniz araçlarında
tıramola etmeye hazır olunması için verilen
komut. Bu komuttan kısa bir süre sonra
dümene basılır ve dönüş başlar. Bu arada
hangi taraftan dönüş yapılacağını belirtmek
için "Alesta orsa alabanda tıramola" veya
"Alesta boci alabanda tıramola" şeklinde
komut verilir.
Almanak (ing: Almanac)
Güneşin, ayın ve gezegenlerin doğuş ve batış
vakitleri ile seyircileri ilgilendiren diğer
astronomik bilgileri kapsayan ve her yıl
yayınlanan kitaplar.
Altabaşo (ing: Lower)
Bir yelkenin alt yakası, alt ve aşağı
anlamında da kullanılır.
Ambar Kapağı (ing:
Hatch Cover)
Ambarların kullanılmadığı zamanlarda
kapatılması için kullanılan kalın tahta
kalaslar veya kalın saçtan yapılmış
kapaklardır.
Ambar Payı (ing:
Housing)
Gemilerdeki ana direklerin ana güverteden
ıskaçaya kadar olan kısmı.
Amora (ing: Left fall
and set (the lower sails))
Trinket ve mayıstra yelkenlerinin açılmaları
için verilen komut.
Amora Yakası (ing:
Tack; Jewel Leech)
Dört köşe bir yelkenin alt ve ön
tarafındaki" "yaka[Karula yakası]
Ana Güverte (ing: Main
Deck)
Geminin veya teknenin üzerinde yürünen en
üstteki güvertesi
Ana Omurga (ing: Keel)
Postaların bağlandığı, baştan kıça kadar
uzanan ağaç / demir kısım
Ana Rüzgarlar (ing:
Main Winds)
Ana yönlerden esen rüzgarlardır.
Ana Serenler (ing:
Lower Yard)
Ana direk üzerinde bulunan serenlerdir.
Bulundukları ana direklerin isimleri ile
anılırlar.
Ana Yelkenler (ing:
Main Sail)
Ana serenler üzerine açılan yelkenlerdir. Bu
yelkenler açıldıkları ana serenlerin
isimleri ile anılırlar. Trinket yelkeni,
mayıstra yelkeni, foa yelkeni.
Ana İstiralya (ing:
Stay)
Ana direklerin kapelelerinden pruva yönüne
doğru uzatılan tel veya lif halatlardan
yapılmış sabit armalardır.
Anafor (ing: Counter -
Current - Eddies)
Bir akıntının, akış yönünün aksine doğru yön
değiştirmesine denir. Anafor suları daha
ziyade girinti ve çıkıntıları fazla olan
sahillerde görülür.
Anele (ing: Anchor
Ring)
Hareketli demir halka
Anele Bağı (ing: Anchor
"Fishermans" Bend)
Aneleye yapılan bir çeşit bağ
Anele Harbisi (ing:
Shackle Bolt)
Anelelerin açık olan taraflarını kapatmak
için kullanılan demirden yapılmış pimlerdir.
Anele harbileri kılavuzlu veya pimli de
olabilir.
Anemometre (ing:
Anemometer)
Rüzgarın deniz mili olarak saatteki hızını
bildirir. Gemilerde ölçülen rüzgar hızı
zahiri rüzgar hızıdır. Hesaplama yöntemi
kullanılarak gerçek rüzgar hızı
bulunmalıdır. Anemometrelerin denizcilikte
kullanılan yaygın cinsi Dine's
anemometresidir.
Antisiklon (ing:
Anticyclone)
Barometre basıncının yüksek olduğu atmosfer
sahalarıdır. Antisiklonda basınç, merkezden
dışarıya doğru azalır.
Apazlama (ing: Abreast
"Wind")
Kemere istikametinden gelen rüzgar [Yelken
seyri]
Apiko (ing: Apeak)
Demirin vira edilişinde deniz dibinden
kurtulup dimdik durduğu vaziyet, veya
dikkatli olarak beklemek.
Ara Liman (ing:
Intermediate Port)
Ana limanlar arasında kalan ve zorunlu
hallerde gidilen liman.
Ariya (Arya) (ing: Down
From Aloft)
Yelkenin, sancağın veya çubukların aşağıya"
"indirilmesi[Ariya sancak, ariya kürek]
Arma (ing: Rigging)
Sabit donanım [Direkçarmıhları, istralyalar]
Armador (ing: Rigger)
Armaları donatan, yerlerine koyan ve gemi
dahilinde armalarla ilgili her türlü işleri
gören yetişmiş personel.
Armuz (ing: Seam,
Joint)
Güverte ve borda kaplama tahtalarının
arasındaki" "çizgi[Armuztutmak, armuz
kaplama]
Armuz Açmak (ing:
Spring)
Ahşap teknelerin kalafat edilmeleri için
armuzlarda bulunan eski kalafat
malzemelerinin çıkarılması suretiyle
armuzları açmak.
Armuz Kaplama (ing:
Carvel Planking)
Borda veya güverte kaplama tahtalarının
uzunlamasına ve kenar kenara birleştirilmesi
suretiyle yapılan bir kaplama usulü.
Arya Sancak Zamanı
(ing: Break The Flag)
Milli sancakların akşamları güneşin batışı
ile indirilmesi, arya edilmesi zamanı. Arya
sancak zamanı, deniz almanaklarından hergün
için hesap edilmek suretiyle bulunur. Seyir
halindeki gemiler arya sancak zamanı gelmiş
olsa da Milli sancaklarını gemi
demirleyinceye kadar arya etmezler.
Gündüzleri Milli sancağın arya edilmesi
usulüne uygun törenle yapılır. Arya sancak
zamanından sonra demirleyen gemilerde
demirin fundosu ile birlikte Milli sancak
hiçbir tören yapılmadan arya edilir.
Askı Mapası
Bir demir kaldırmak için bedenine konmuş
olan mapa
Astroğraf
Yıldız yükseklik eğrilerini harita irtisam
(izdüşüm) ettiren bir alet. Astroğraf,
enlem, vakit ve mikyasa göre ayar edilir.
Zaman ayarı alet tarafından otomatik olarak
tanzim edilir.
Astroit (ing: Asteroid)
Güneşin etrafında dönen küçük gezegenlerden
her birisidir. Bunlara Planetoit'de denilir.
Astronomik Arz (ing:
Astronomical Angle)
Yer çekimi yönü ile ekvator düzlemi
arasındaki açı. Yer çekimi yönü yerin tam
bir küre olmayışı nedeni ile daima yeryüzüne
dik değildir. Dik olmayışından dolayı
meydana gelen hataya mevki hatası denir. Bu
hatanın miktarı nadiren 30 saniyeyi geçer
Aşoz (ing: Rabbet)
Kaplama tahtaları için omurga ve
bodoslamalara açılan oyuklar.
Aşırtma Praçera Yelken
(ing: Dipping Lug)
Kavançalı seren yelkeni
Avadanlık (ing: Tool)
Herhangi birşeyin yapılmasında kullanılan
yardımcı alet ve malzeme.
Avara (ing: Shove Off)
Gemi, bot veya tekninin yanaşık olduğu
yerden" "ayrılması[Avara etmek]
Avarya (ing: Average)
Deniz yolculuğundaki olağanüstü giderlerin,
gemi veya yükte meydana gelecek bütün
hasarları ifade eden terim.
Avarya Bonosu (ing:
Average Bond)
Büyük avarya fiilinin doğmasına sebep olan
olağanüstü olaylarda yük sahiplerinin
kendilerine düşen hisseyi ödeme
yükümlülüklerinde düzenlenen bono.
Avarya Dispeçileri
(ing: Average Adjustment)
Deniz yolculuğunda ilgili taraflar
arasındaki zarar ve masrafları taksim ve
hangi masrafların küçük, hangi masrafların
büyük avarya olduğunu tayin eden ihtisas
sahibi, tecrübeli kişiler.
Avarya Tebliği (ing:
Average Statement)
Avarya dispeçileri tarafından tanzim edilen
ve büyük avaryaya iştiraki etraflıca
gösteren tebliğ.
Ayak Kafesi (ing:
Grating)
Lumbarağızları veya köprü üzerlerinde
ayakların güverte ile temasını kesmek için
ağaçtan yapılmış kafesler
Ayak Paleti (ing: Swab)
Ayakkabıların altlarını silmek için eski
halatların (Arma bozuntusu) örülmesi
suretiyle yapılmış paletler. Bunlara paspas
da denir.
Ayak Torno (ing: Snatch
Block)
Donatılan bir halat bedeninin herhangi bir
yerinden geçebilecek şekilde yapılmış
mandallı ve menteşeli makara.
Ayandon (ing: St.
Anthony Storm)
Ocak ayının sonlarına doğru esen şiddetli ve
soğuk fırtına.
Aybocu (ing: Heave
Aback)
Zincirin ırgat çalıştırılarak aşağı
alınması, indirilmesi
Aydos Vardiya (ing: Dog
Watch)
Vardiya nöbetlerinin saat 16-18 ve 18-20'ye
kadar olanları. Öksüz vardiya da denir.
Aykırlama (ing: To be
in a Athwart Position)
Akıntı veya rüzgar etkisi ile demir üzerinde
yatan bir geminin demir yönünün aksi yönünde
salması.
Aykırı Seyir (ing:
Cross Sailing)
Rotaları birbirlerine nazaran ters yönde
veya bu yönlere yakın bir rota izleyerek
yapılan seyir.
Ayna Kıçlı (ing: Square
Sterned)
Kıç tarafları sivri olmayıp kemere
istikametinde düz olan tekne.
Aynalık (ing: Transom)
Kıç bodoslama üzerine konan ve dümen
iğneciğinin üzerine konduğu tahta levha
[Ayna kıçlı tekneler]
Aynalık Tahtası (ing:
Backboard)
Bir teknede kıç taraftaki havuzda otururken
arkaya dayanmak için konulmuş olan tathta
levha
Ayı Bacağı (ing: Wing
And Wirg)
Yelkenlerin farklı kontralarda açılması
[Pupa seyir]
B
Baba (ing: Bitt,
Bollard)
Halat volta etmek için ağaç veya maden
yapılmış silindirik biçimli, başlıklı veya
halatların kurtulmaması için çıkıntılı
güverte veya rıhtıma bağlanan sabit gereç
Babafingo (ing:
Topgallant)
Yelkenli bir teknede eğer direk üç kısımdan"
"ibaret ise; en üsttekiparça.[İtalyanca:"
"pappafico][Örnek: okul gemileri]
Babafingo Çarmıkları
(ing: Topgalland Shroud)
Babafingo çubuklarını bordalar yönünde tutan
armalar.
Babafingo Çördeği (ing:
Halliard - Hal Yard)
Babafingo yelkenini yerine kaldırmak için
kullanılan palanga. Palanganın alt tornosu
güverte üzerindeki bir mapaya, üst tornosu
ise serenin kandilisasına bağlanmak üzere
uzun bir sapanı ve çeliği olan palangadır.
Babafingo Çubuğu (ing:
Topgallant Mast)
Direklerin güverteden itibaren üçüncü
çubuğudur. Üzerlerinde bulundukları ana
direklerin isimleri ile anılırlar.
Babafingo Patrisası
(ing: Topgallant Backstay)
Babafingo çubuğunu şapkasından geminin
bordaları yönünde ve geminin kıçına doğru
tutan halatlardır.
Babafingo Prasyası
(ing: Topgallant Braces)
Babafingo serenini rüzgarın estiği tarafa
çevirmek için seren cumbasından donatılan
selviçe.
Babafingo Rilileri
(ing: Topgallant Futtocks)
Çanaklığın her iki tarafına bağlanan gabya
çarmıklarının gerildiğinde çanaklığı
esnetmemesi için çarmık boğatalarının
çanaklık altlarına gelen kilitleri ile direk
üzerindeki rili çemberi arasına donatılan
kısa çarmıklardır.
Babafingo Sereni (ing:
Topgallant Yard)
Babafingo çubukları üzerindeki yatay
serenler. Bulundukları ana direklerin
isimleri ile anılırlar.
Babafingo Velenası
(ing: Topgallant Staysail)
Babafingo istiralyaları üzerlerine açılan üç
köşeli yelken.
Babafingo Yelkeni (ing:
Topgallant Sail)
Babafingo serenleri üzerlerine açılan kare
yelkenler. Üzerlerinde bulundukları
babafingo serenlerinin isimleri ile
anılırlar.
Babafingo İstiralyası
(ing: Topgallant Stay)
Babafingo çubuklarını şapkalarından başa
doğru tutan halatlardır.
Badarna Etmek (ing:
Parcelling)
Bir halatın aşınmaması için üstünün halat
veya koruyucu bir malzeme ile sarılması
Bağlama (ing: Mooring;
Securing)
Bir gemi veya deniz aracının şamandıra,
iskele, rıhtım gibi yerlere yatmak
maksadıyla halat verilmesi.
Bağlama Limanı (ing:
Port of Registery; Home Port)
Ticaret gemilerinin kayıtlı olduğu ve her
türlü tescil işlemlerinin yapıldığı
limanlardır. Bağlama limanının ismi
gemilerin kıç aynalıkları üzerlerine ve gemi
isimlerinin altlarına yazılır.
Bakla (ing: Link)
Zincirin bir halkası
Balast Gemi (ing: Ship
In Ballast)
Ambarlarında yük bulunmayan ticaret gemisi.
Balb (ing: Bulb)
Gemilerin baş bodoslamalarının su içindeki
kısmında bulunan şişkinlik. Yeni gemi inşa
tekniği olan Balb'lar, geminin ileri
hareketi ile meydana gelen dalgaları
küçültmeye ve suyun gemi karinasına olan
basıncını azaltmaya yarar.
Balon-Usturmaça (ing:
Round Fender)
Halattan, hasırdan veya sentetik malzemeden
yapılmış, içi doldurulmuş veya şişirilmiş
balon biçimli bir usturmaça çeşidi
Bando (ing: Let Go, Let
Fly)
Tutulmakta veya sağılmakta olan bir halatı
aniden koyvermek veya indirilmekte olan bir
cismi, bot, motor veya filikayı birden bire
indirmek için verilen komut.
Bando Etmek (ing: Cast
Off)
Mayna edilmekte olan filika, motor, bot gibi
araçların suya 0.5-1 metre kala bando
komutası ile suya oturtulmasıdır. Burada
dikkat edilecek konu , bando komutası ile
birlikte her iki tirentinin aynı anda elden
bırakılmasıdır.
Bandra (ing: National
Flag, Ensign)
Milliyeti gösteren sancak
Bank (ing: Bank)
Deniz yüzeyine yakın ve zaman zaman tepeleri
su yüzeyine çıkan sığlık ve kayalık
yerlerdir. Deniz haritalarında bu gibi
sığlıklar artı işareti konulmak suretiyle
belirtilir.
Bank Şamandırası (ing:
Bar Buoy)
Bankların sınırlarını veya yerlerini
belirtmek için konulmuş olan ışıklı
şamandıra.
Barbarişka (ing:
Stopper Hitch)
Tutulmakta olan bir halatın kaymaması için
yapılan bir bağ çeşidi
Barometre (ing:
Barometer)
Basınç-ölçer. Hava basıncını kıyaslam
yöntemi (Cıva basıncı, hava basınç farkları)
ile ölçen aygıt.
Bastika (ing: Snatch
Block)
Palangalarda kullanılan bir nevi dilli"
"makara[Karnıyarık bastika]
Baston (ing: Jibbom)
Ana cıvadranın üzerinde ileriye doğu
uzatılmış çubuk
Baston Ağı (ing: Jib
Netting)
Flokların indirilmesi sırasında, flokların
denize doğru sarkmaması ve cıvadra üzerinde
çalışan gemicilerin denize düşmelerini
önlemek amacıyla cıvadra altına gerilen ağ.
Baston Bosası (ing:
Heel Block Chain)
Büyük bastonu yerinde tutmak için cıvadra
destamorasından alınıp bastonun topuğundan
dolaştırılan doblin zincir.
Baston Brakili (ing:
Heel Chain of the Jibboom)
Ana cıvadra üzerindeki bastonun sabit
tutulması için cıvadra ile baston üzerine
sarılan zincir veya halat.
Baş (ing: Fore)
Bir teknenin ön ve ileri kısmı
Baş - üstü / altı (ing:
Fore Castle Deck / Deck Head)
Baş tarafta güverte üstü / altı
Baş Bodoslama (ing:
Stem)
Omurganın baş tarafından teknenin başını
meydana getirmek için yukarı istikamete
doğru konulan ağaç parçası.
Baş Kasara (ing:
Forecastle)
Genellikle gemilerdeki baş taraftaki yüksek
kısım
Baş Omuzluk (ing: Bow)
Kemere ile baş bodoslama arasındaki yuvarlak
kısım.
Pruva yönünde iskele ve sancak tarafa doğru
yaklaşık 45 dereceye kadar olan bölüm veya
açı.
Baş Parima (ing: Bow
Painter)
Bir botun baş üserindeki analeye bağlanmış
kısa halatı
Başlı (ing: Trim By The
Head)
Baştarafın kıça nazaran daha batık olması
Baştankara Etmek (ing:
Ashore Stem On)
Tekneyi bir sahile veya kumsala baş taraftan
oturtmak veya yanaştırmak
Başüstü (ing: Fore
Castle Deck)
Bir botun baştarafında oturabilecek ve
ayakta durulabilecek platform
Baymak (ing: Alist)
Özellikle yelken seyrinde, rüzgar etkisiyle
teknenin yan yatması.
Bermuda Arma (ing:
Bermuda Rig)
Uzun bir direk üzerine yelken açmak için
düşünülmüş arma tipi[Marconi arma] Bu tip
armada yelken sereni yok ancak bumbası
vardır.
Bindirme Kaplama (Basma Tiriz)
(ing: Clinker Planking)
Armuz kaplamanın bir biri üzerine konularak
yapılma şekli [Basma tiriz]
Bir Santim Batma Tonası
(ing: Tons Per Inch Immersion)
Gemiyi paralel olarak bir santim batırmak
veya bir santimetre yükseltmek için,
konulması veya çıkarılması gereken ağırlık
miktarı. Ağırlığın miktarı T = [ A (WL) /
100] x 1,025 formülü ile bulunur. Burada T,
bir santimetre batma tonası; A konulacak
veya çıkarılacak ağırlığı; (WL) metrekare
olarak su sathının mesahasını; 1,025 deniz
suyunun yoğunluğunu gösterir.
Bita (ing: Bitt)
Madeni babaların bir tanesine, halat ve
zincirlerin volta edilmesi için kullanılan
silindirik madeni eleman
Bocalamak (ing: To
Wear)
Gemilerin fırtınalı ve denizli havalarda
ilerlemeyip, yalpa yapmasını önlemek ve
uygun bir zamanda aksi rotaya dönmek
suretiyle denizleri kıçtan almak.
Boci (ing: Run Free)
Yelkenli teknelerde pruvanın rüzgaraltına
döndürülmesi ve rüzgarın kıçtan alınması
için verilen komut.
Bocurum (ing: Mizzen
Mast)
Yelkenli teknelerde kıç bodoslama / kıç
aynalık üzerinde bulunan direğe çekilen
yelken
Borda (ing: Board)
Su kesiminden yukarıda kalan kısım
Borda Feneri (ing: Side
Light)
Sancakta yeşil, iskelede kırmızı olarak
yakılan pruva pupa hattına 112,5 dereceaçılı
fener
Borda İskelesi (ing:
Gangboard, Gangway)
Bir tekneye girip çıkmak için inip
kalkabilen ve içeriye alabura olabilen bir
merdiven tipi [Pasarella]
Bordalamak (ing:
Abreast)
Denizdeki bir geminin veya sahildeki bir
mevkiin, seyretmekte olan bir geminin
kemeresi veya 090-270 nispi istikametinde
bulunmasıdır.
Borina (ing: Bowline)
Dört köşe yelkenlerin gradin yakalarının
iskota yakasına yakın yerlerinde bulunan
borina patasına İzbarço kasa ile bağlanan
halat.
Borina Patası (ing:
Bowline Bridle)
Kare yelkenlerin gradin yakalarındaki
matafyonlara halattan yapılan kaz ayakalrı.
Borinata (ing: Bowline)
Trinket yelkeninin borinasına verilen isim.
Bosa / Bosa Tutmak
(ing: Slip Stopper / Stroppering)
Bir halat veya zincirin bedeni üzerine bosa
tutarak abramak
Boş Almak (ing: Take In
The Slack)
Gevşek birhalatı germek için fazlasını
çekmek
Boş Vermek (ing: Slack
Away)
Halatı kaçırmak
Boylam (ing: Longitude)
Bir mevkiin boylamı, o mevkiden geçen boylam
ile başlangıç boylamı arasındaki doğuya veya
batıya olan ekvator yayı veya açısıdır.
Başlangıç boylamı sıfır derece olup
Greenwich'ten geçtiği kabul edilir.
Boylamlar doğuya doğru eksi değerde olup, 0
dereceden 180 dereceye; batıya doğru artı
değerde ve 0 dereceden 180 dereceye kadar
ölçülür. 15 derecelik iki boylam arası bir
saat olarak kabul edilir.
Branda (ing: Sailor's
Hammock)
Eskiden yelken yapılan bir cins kumaş yada
kumaştan yapılan ve gemicilerin hamak olark
kullandıkları yatak.
Bumba (ing: Boom)
Yan yelkenlerin alt yakaların germek için
kullanılan bir cins seren.
Yük gemilerinde yük aktarmak için ucuna
palanga takılan seren
Bumba Yakası
Yelkenlerin bumba destekli olsun veya
olmasın alt yakaları
Direk yakası, Bumba yakası, Güngörmez
yakası..
Burgata (ing: Inch)
Halat ve zincir ebadını ölçmek için
kullanılan bir ölçü 25,4 mm (10 inch)
Bitkisel halatlarda çevre, çelik tel
halatlarda çap ölçüsü.
Büküm (ing: Laid)
Halatın veya bir yomanın sağa veya sola
doğru kollarının bükülmesi
Bıyık (ing: Marhngale -
Dolphin Striker)
Büyük ve kontra baston ventolarını, bu
bastonlardan açık bulundurmak için ana
cıvadranın her iki tarafına destamoraya
yakın olmak ve kemerelere paralel olarak
bulunmak üzere konan serenlerdir. Bıyığın
cıvadraya gelen tarafı çatallı olup,
çatalbağı yapılmak suretiyle cıvadraya
bağlanır.
C
Camadan (ing: Reef)
Camadan vurmak. Yelken alanının
küçültülmesi. Klasik (direğe çekilen)
anayelken, bocurum, vb.. lerde yelkenin
indirilerek birinci (ikinci, üçüncü..)
camadan matafyonlarından bumbaya camadan
bağı ile bağlanması. Sarmalı yelkenlerde
yelkeni kısmen açarak alan küçültmek.
Camadan Bağı (ing: Reef
Knot, Square Knot)
Bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ
çeşidi
Camadan Kalçeaları
Bu bağı yapmak için yelken üzerinde
sıralanmış ve yelkenin her iki yüzünde
bulunan bağcıklar.
Camadan Matafyonu (ing:
Reef Cringle)
Camadan astarı üzerine açılmış deliklerin
üzerine geçirilmiş madeni veya halattan
yapılmış matafyonlardır.
Camadan Patası
Yelkenlerin gradin yakalarında ve camadan
astarları hizasındaki gradin halatının kruz
kırılması suretiyle yapılmış anelelerdir.
Cankurtaran Simidi
(ing: Life Buoy)
Denize düşenleri kurtarmak için çok hafif ve
yüzer maddeden yapılmış, bir kişiyi tüm
ağırlıkları ile birlikte taşıyacak
dayanıklıkta, çevresinde tutunmak için halat
donanımlı, uzaktan görünebilmesi için,
turuncu, kırmızı veya sarı renkte, gece
görünebilmesi için üzerinde reflektörü ve
hacıyatmaz feneri bulunan, yuvarlak, simit
biçiminde ve bir salvoya bağlı aygıt.
Cayro Hatası (ing: Gyro
Error)
Hakiki kuzey ile cayro pusulanın gösterdiği
kuzey arasındaki açı.
Cayro Pusula (ing: Gyro
Compass)
Cayroskop esasından faydalanılarak yapılmış
olan ve hakiki kuzeyi gösteren pusula. Cayro
pusulalar arzın mıknatisiyetinden ve pusula
yakınında bulunan madenlerin tesirinden ve
elektrik akımlarından müteessir olmadığı
için daima hakiki kuzeyi gösterir. Ana
cayrodan alınan kollar ile geminin muhtelif
yerlerine yavru cayro (Repeiter) pusulalar
konulabilir. Bu faydaları dolayısıyla
gemilerde kullanılması yarar sağlar.
Cem kilit
Bir cins ıskaça. Eksantirk kesimli
karşılıklı çalışan yaylı halat sıkıştırma
düzeneği.
Ceviz Bağı
Halatların ucuna tutabilmek için veya süs
olarak yapılan bir cins düğüm şeklindeki
işleme
Cinblok (ing: Gin
Block)
Vinç bumbalarının cundalarında bulunan tel
veya zincirlerin geçtiği tornolar.
Cunda (ing: Peak)
Uç demektir. Direk cundası, seren cundası,
bumba cundası. Cunda yakası: yelkenin seren
yakalarına gelen uçlarına denir.
Cunda Kilidi
Cunda serenlerini, ana ve gabya serenleri
üzerinde tutmak ve icabında serenlerin
dışarıya sürülmelerini kolaylaştırmak için
ana ve gabya serenleri üzerinde bulunan
demir çemberlerden cundaya yakın olanı. Bu
kilitlerden kaplama başına yakın olanına
topuk kilidi denir.
Cunda Marsipeti (ing:
Flemish horse)
Seren cundalarına yapılan marsipet
Cunda Yelkeni Bastonu
(ing: Studding Sail Boom)
Cunda yelkenlerinin açılması için Trinket,
Mayıstra, Foa ve Gabya serenlerinin
üzerinden dışa doğru sürülen bastonlar.
Cıvadra (ing: Bowsprit)
Teknenin baş tarafında dışarıya doğru eğik
olarak uzanan sabit seren, genellikle
yelkenli teknelerde flokları açmak için
kullanılır.
Cıvadra Armadorası
(ing: Bowsprit Pinrack)
Flokların selviçelerini bağlamak için
yelpazelerin her iki taraflarındaki
alabandalara konulmuş olan armadoralardır.
Selviçeler alabandalarda bulunan deliklerden
geçirildikten sonra bu armadora üzerindeki
çeliklere bağlanırlar.
Cıvadra Çanaklığı (ing:
Bowsprit Bed)
Cıvadra destamorasının hemen gerisinde
bulunan ve ana cıvadraya sağlı-sollu tespit
edilmiş olan ağaç kütükler.
Ç
Çalkantı Sacı (ing:
Swash Plate)
Kısmen doldurulmuş tanklardaki mazot,
motorin, su gibi maddelerin ağır denizlerde
yalpalardan dolayı hareketini asgari
dereceye indirmek için tankların içine
tulani olarak konulmuş sac levhalar.
Çalpara
Gemilerin iç kısımları ile irtibatı olan
deliklerden deniz suyunun içeriye girmemesi
için deliklerin ağızlarına konulan ve bir
tarafları menteşeli sac kapak.
Çalım
Geminin baş ile kıçı arasında inik meyil
veya kıç tarafta su kesiminin altındaki dar
kesim.
Çamçak
Teknede biriken suyu toplamak için tahtadan
yapılmış bir cins kepçe
Çanaklık
Yelkenli gemilerde gabya çubuğu kapelesinden
gelen armaların yapılmasında personelin
işlerini kolaylıkla yapabilmeleri için ana
direk üzerindeki mauna ve gurcatalar üzerine
konulan ve etrafı korkuluk puntelleri ile
çevrilmiş platform. Çanaklıklar gözcülük ve
tarassut maksatları içinde kullanılır.
Çanaklık Astarı
Çanaklığa değen yelkenlerin aşınıp
yıpranmaması için yelkenlerin kıç tarafa
bakan yüzlerine dikilen ikinci kat astar.
Çanaklık Çalımı
Çanaklığın çevresini oluşturan dairevi
kısım.
Çanaklık Feneri
Komutan gemisini belirtmek için çanaklık
üzerinde yakılan fener. Daha ziyade yelken
gemilerinde kullanılırdı.
Çapariz
Yapılmakta olan bir işin veya manevranın
yapılmasını engelleyici bir durumun ortaya
çıkması suretiyle işin veya manevranın
yapılmasının gecikmesini veya bir başka
manevranın yapılmasını gerektiren durum.
Çaresiz Bastika
Gemilerde dümen yekelerini gerektiği
hallerde, bilhassa fırtınalı havalarda veya
dümen arızaları sebebi ile dümene kumanda
edilemediği hallerde dümeni bir taraftan
diğer tarafa çevirmek için kullanılacak
donanımların donatılması için alabandalara
konulan bastikalara denir.
Çarmık (ing: Shroud)
Direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi
için gerilmiş tel halatlar.
Çeliklemek
Çatal kasanın kasalarından birini diğerinin
içinden geçirerek geçirilen kasanın içine
çelik geçirmeye çeliklemek denir. Çeliğin
çekilmesi ile kasalar ayrıldığından birçok
yerlerde bilhassa seren ve direklere makara
donatmakta kullanılır.
Çene
Omurga ile bodoslamamın birleştiği köşe
Çenekent
Ahşap teknelerde bodoslama ile omurgayı
birbirlerine kuvvetlice bağlamak için
bodoslama eninde boydan boya konulan demir,
bakır ve pirinçten yapılmış kuşak.
Çipo (ing: Anchor
Stock)
Özellikle admiralty demirinde bedenin üst
kısmından anelesinin altında geçen kollara
dik olarak bağlanmış hareketli veya sabit
ağaç veya metal kollar.
Çördek Yakası (ing:
Peak)
Seren yakalarının geriye bakan kısımları, üç
köşe yelkenlerdeki en üstteki pik yakası
Çubuk (ing: Topmast)
Ana direklerin üzerine konulan ekleme
direkler
Çıma (ing: Ends)
Halat, elincesi veya yomaların uç kısmı
Çımariva
Personelin tekne boyunca yanyana selamlama
için dizilmesi
D
Dabılbatım (ing: Double
Bottom)
Gemilerin karinası yırtıldığında teknenin su
almaması için postaların iç tarafına konulan
ikinci kaplama.
Bu bölüm safra ve yakıt deposu olarak ta
kullanılır.
Dana Yatmak (ing: Nest
of Ships)
Uzun bir süre denize çıkmayacak olan yelken
gemilerinin yelken ve serenlerini indirerek
bir yere kıçtan kara olarak üst üste
yatması.
Danec (ing: Dunnage)
Ticaret gemilerinde yükün hasara uğramaması
için kullanılan hasır, tahta kanaviçe ve
hezaren gibi maddeler.
Davul Şamandıra (ing:
Drum Buoy)
Çevresinde müsademe tirizleri bulunan
silindir şeklindeki şamandıra.
Demir Anelesi
Halat veya zincirin demire takılması için
demir bedeninin üst tarafına açılmış olan
delikten geçirilen yuvarlak halka veya
harbili kilit.
Demir Fundoya Hazır
(ing: The Anchor Clear Away)
Vira edilen bir demir yerine oturduktan ve
bosaya vurulduktan sonra, demirin müteakip
fundoya hazır olduğunu köprüüstüne bildirmek
için söylenen terim.
Demir Göründü (ing:
Sight the Anchor)
Vira edilmekte olan demirin su içinde
göründüğünü köprüüstüne bildiren terim.
Deniz Demiri (ing:
Drag, Drogue)
Denizde ve rüzgarda hareketsiz kalan veya
kalması gereken teknenin dalgalara borda
vermemesi için baştan veya kıçtan denize
attıkları kesik koni şeklindeki branda
torba.
Derin Su (ing: Deep
Sea)
Onbeş kulaçtan daha derin olan su.
Dese Etmek
Halatın veya zincirin iyice gerilmesi
Dingi (ing: Dinghy)
Bir çifte kürekle kullanılan patalya.
Direk Fistanı (ing:
Tabernacles)
Direğin güverteye girdiği veya etrafına
çevrilen kuşak
Doblin (ing: Loop)
Bir halatın iki çıması arasındaki sarkık
kısım
Doblin Almak (ing:
Double Up)
[Vermek, Tutmak] Bir halatın iki çımasının
gemide kalmak üzere bordadaki veya sahildeki
bir babaya sarılması
Döküntü (ing: Ledge)
Deniz yüzeyine yakın kayalık kümeler
Döşekli
Altı düz olan tekne
Drisa Etmek (ing: To
Shift)
Yön değiştirmek, rüzgarın dirisa etmesi,
bumbayı dirisa etmek
Dümen (ing: Rudder,
Helm)
Gemiyi (tekneyi) istenilen yöne çevirmek
için saç veya tahtadan yapılan kıç tarafa
monte edilen yelpaze şeklindeki parça
Dümen Başlığı (ing:
Rudderhead)
Yeke evini kuşatmak - kuvvetlendirmek için
dümen şaftının etrafına geçirilen maden
başlık [=dümen tası]
Dümen Boğazı (ing:
Rudder Neck)
Dümen yelpazesinden yukarıda kalan kısım
Dümen Bodoslaması (ing:
Stern Post)
Kıç bodoslama
Dümen Dolabı (ing:
Steering Wheel)
Dümen yekesine bağlı mekanizmasını
çevirebilmek için yapılmış olan aygıt.
Dümen Donanımı (ing:
Steering Gear)
Dümen yekesi ile dümen dolabı arasında kalan
tel halat mekanizma, uskurlu şaft ve kolar
ile bunların geçtikleri makaralı sistemin
tümüne verilen isim
Dümen Palası (Yelpazesi )
(ing: Rudder Frame)
Dümenin esas ana parçası
Dümen Zaviyesi
Dümen yelpaze sathının omurga ile yapmış
olduğu açı
Dümenci Pusulası (ing:
Steering Compass)
Dümen dolabının hemen önüne konulmuş olan
mıknatisi pusula
Dümentası
Yekenin dümene bağlandığı en üst kısım
Düşme Açısı (ing: Drift
Angle)
Devir dairesinin herhangi bir noktasındaki
teğet ile geminin omurga hattı arasındaki
açı.
Dıraveçe Bezi (ing:
Table)
Yelkenlerle flokların ve tentelerin
yakalarını sağlamlaştırmak için boydan boya
dikilen ensiz bez.
Dıraveçe Demiri (ing:
Sheer Pole)
Çarmıkların basıldığında birleşmemeleri için
boğatalar üzerindeki ilk basamaklara ve
yukarıya doğru uygun aralıklara konulan
demir çubuklar.
E
Eğlenmek (ing: Heaving
To)
Bir teknenin stop ederek veya çok ağır yol
ile gideceği yere varması
Ekliptik (ing:
Ecliptic)
Güneşin bir yıl zarfında doğudan batıya
doğru üzerinde hareket ettiği büyük daire.
Ekliptik'e tutulma dairesi de denilir.
Eksik Tutulma (ing:
Short Eclipse)
Ay ve güneş tutulmasında ay veya güneş
kısmen görülüyorsa, bu şekilde tutulmaya
eksik tutulma veya parçalı tutulma denir.
El Donanımı (ing: Hand
Gear)
Mekanik olan ırgat gibi aygıtların el ile
çalışabilmesi için yapılmış olan donanım
El Dümeni (ing: Hand
Steering)
Kol gücü ile bir taraftan diğer tarafa
basılan dümen
El Fleyşını (ing: Aldis
Signal Light)
Elde taşınabilen ve elektrikle çalışan ufak
işaret feneri. Işığın uzak mesafelerden
görülmesi arzu edilmeyen hallerde yakın
mesafeler için kullanılır.
El İncesi (ing: Hauling
Line, Bolo Line)
Halat serisinin en ince olanı.
Bir tekneden diğerine veya sahile atılan
ucunda kurşun bir ağırlığın ceviz ile kaplı
olduğu ve sonuçta bir halatın bağlanarak
gönderildiği, parekete savlosu gibi incecik
bir halat
El İskandili (ing: Hand
Lead)
Elektrikli iskandil olmayan
teknelerde,derinlik ölçmek için çımasına 5
kg lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç
taksimatı yapılmış olan savlo
Emiş Konisi
Yelkenin arka yüzeyinde oluşturulan alçak
basınç.
En (ing: Beam, Breadth)
Bir geminin mastori postaları arasındaki
genişliği. Diğer bir deyimle gemilerin en
geniş yeri. Buna gemi arzı da denir.
En Alçak Su (ing: Low
Water)
Bir ay gününde bir yerde vukubulan iki alçak
sudan daha alçak olan su.
Enlem Farkı (ing:
Difference of Latitude)
Birbirinden farklı durumda bulunan iki
noktadan geçen enlemler arasındaki meridyen
yayının açısal uzunluğu.
Enlem Kemere (ing:
Latitude Beam)
Gemi postalarını birbirine bağlayan ve
üzerine güverte sac veya tahtaları döşenen
demir porteller.
Esnemek
Kuvvetli rüzgar sebebiyle yelkenlerin
dolması ve direklerin hafifçe bel vermesi.
Etli Zincir (ing: Link
of Chain)
Baklasının boyuna göre kalınlığı fazla olan
zincir.
Evet Sancağı (ing:
Affirmative Flag)
Sancak muhaberesinde, olumlu cevabı gösteren
işaret sancağıdır.
F
Faça Etmek (ing: Aback)
Seren yelkenlerin bir taraftan prasya olduğu
halde kapatılması
Façuna Etmek (ing:
Lash)
Badarnanın tel veya mürnel ile sıkı sıkıya
bağlanması.
Façuna Tokmağı (ing:
Serving Mallet)
Façunalık halatların, halat üzerine sıkıca
sarılmalarını temine yarayan bir tarafı oyuk
tokmak.
Façunalık (ing: Coach
Whipping)
Halatları façuna etmekte kullanılan gırcıla,
mürnel veya tel gibi ince halatlar.
Falaka (ing: Span)
İki matafora cundaları arasında bulunup can
halatlarının bağlandığı tel halat.
Falye
Ağızdan dolma topların hartuçlarını
ateşlemek için kuyruk kısımlarında bulunan
delik. Buna Falye Deliği de denir.
Farş (ing: Ceiling)
Sintineler üzerine konulan ensiz tahtalar.
Ticaret gemilerinde dabılbatımlar üzerine
konulan kalın kalaslara da Farş denir.
Farş Tahtaları (ing:
Foot Spar, Bottom Boards)
Ağaç bir teknenin sintine üzerindeki
aralıklı tahtaları
Felek (ing: Craddle)
Ufak deniz araçları ile filika ve kiklerin
sahile çekilmesi için omurgaları altına
konulan yuvarlak kütükler.
Fersah (ing: League)
Üç deniz miline eşit mesafe ölçüsü, 18240
yarda veya 5556 metreye tekabül eder. Bu
uzunluklar, milletlerin kabul ettiği ayrı
ayrı uzunlukta olabilir.
Filika (ing: Ships
Boat)
Savaş gemilerindeki kürekli veya yelkinli
tekneler
Filika Mataforası (ing:
Boat Davit)
Filikaların sudan kaldırılarak gemiye
alınması için kullanılan matafora.
Filotilla (ing:
Flotilla)
Muhrip ve muhripten daha küçük gemilerden
teşekkül eden taktik birlik.
Firar Kaportası (ing:
Escape Hatch)
Firar yolunun güverteye açıldığı kaporta
Firar Yolu (ing: Escape
Trunk)
Bir tehlike anında makine veya kazan
dairelerinde bulunan personelin güverteye
çıkmaları için bu daireler ile güverte
arasındaki silindir şeklindeki dik yol.
Firaşkon (ing:
Threefold Purchase)
Çok ağır malzemeleri kaldırmak için
kullanılan üç dilli iki makaradan ibaret
palanga.
Firengi (ing: Scupper
Pipe)
Güvertedeki suyun denize akıtılabilmesi için
yalı kütükleri üzerinden bordaya açılan
oluklu delikler
Flador (ing: Lanyard)
Çarmıhların gerilmesi için kullanılan sistem
Flama
Üç köşeli sancak
Flasa (ing: Yarn)
Halatı meydana getiren incecik ipler
Flok (ing: Jib)
Baş tarafa çekilen üç köşe yelken
Fora Etmek (ing: Let
Go)
Bir yere bağlanmış olan halatın oradan
çıkartılması[Sivil denizcilikte: MOLA]
Frişka
Bütün yelkenleri camadan vurmaksızın
kullanılabilcek dercedeki diri rüzgar
Fundo (Funda) (ing: Let
Go The Anchor)
Demirlemek için verilen komut
Fırdöndü (ing: Swivel)
Zincirin gamba almaması için aralara konan
bir eksene bağlı olarak bağımsız dönen iki
yarım bakladan oluşan kilit
G
Gabya (ing: Top)
Ana direk ile babafingo çubuğu arasındakı
çubuk veya yelken
Gabya Çubuğu / Direği
(ing: Topmast)
Ana direk üzerine sürülen çubuk. Gabya
çubukları üzerinde bulundukları ana
direklerin isimleri ile anılırlar.
Gabya Destamorası (ing:
Topmast Cap)
Gabya çubuğu ile babafingo çubuğunu saran
destamora.
Gabyer (ing: Topman)
Yelken gemilerinde yelken, seren, arma ve
bunlara ait her türlü işleri yapan personele
verilen yelken devri terimi.
Gaga (ing: Bill, Pea)
Demirin iki ucundaki tırnakların en uç kısmı
Gamba Almak (ing: Kink)
Halatın veya zincirin kendi etrafında
dönmesi veya burulması
Gaznofiski (ing:
Christmas Tree)
Savaş gemilerinde seren üzerine çekilen ve
işaretleşmede kullanılan üst üste çekilmiş
kırmızı, beyaz ve yeşil renkli fenerler.
Gemi Tastiknamesi (ing:
Certificate of Registry)
Bir geminin adı, bağlama limanı, ölçme
belgesinde yazılı bilgileri, menşe
tafsilatını, sahip veya sahiplerinin ad ve
sanları ile pay miktarlarını ve bayrak çekme
hakkını belirten belge.
Gemi Vasatı (ing:
Amidship)
Gemi ve deniz araçlarında en geniş kemerinin
bulunduğu orta kısımlar ve civarı.
Genova
İstrelyaya çekilen, istrelya cundasına kadar
çıkan, güverte üstünde çarmıklara kadar
uzanan flok.
Gerdel (ing: Pail)
Gemi ve teknelerde kullanılan tahta kova
Giz (ing: Gaff)
Kıç direkteki kısa seren
Gomina (ing: Cable)
Mil uzunluğunun 1/10 = 185 metre
Gönder (ing: Staff)
İnce düz ve uzunca olarak çekilmiş çubuklar.
[Sancak gönderi, filika kanca gönderi,
cıvadra gönderi, balon (spinaker) gönderi]
Göz Demiri (ing: Bower
Anchor)
Bir gemide kullanılan ana demirler
Göz Demiri (ing: Bower
Anchor)
Bir tarafında iki demir bulunan demirlerden
pruvaya yakın olan ve ocaklık demirinin
ilerisinde bulunan ve ocaklık demiri ile
aynı evsafta olan demir. Gemiler demirlerken
daima göz demirlerini kullanırlar.
Göz Loçası (ing: Bower
Hawspipe)
Göz demirinin yerine oturduğu loça.
Gradin Yakası (ing:
Leech)
Bir yelkenin yan kenarları
Grandi Direği (ing:
Main Mast)
Birden fazla direkli gemilerdeki en yüksek
direk
Gros Tonilato (ing:
Gross Ton, Register Ton)
2,83 m3 büyüklüğünde hacım birimidir. Bir
teknenin tüm kapalı yerlerinin kadem küp
olarak hacmının yüze bölümüdür.
Gulet
Brig'ten küçük iki direkli hafif armalı
pruvası kabasorta armalı, praçılaya benzer
Anadolu/Akdeniz teknesi
Gurcata (ing:
Crosstrees)
Bir direk üzerinde çanaklık kurmak için
mauna kolları üzerine omurgaya aykırı olarak
yerleştirilen kollar. Yelken teknelerinde
direkten inen çarmıkları açmak için
kullanılan kollar.
İskele/sancak gurcataları. Yabancı
karasularında bulunulan ülkenin bayrağı
sancak gurcataya çekilir.
Günbatısı (batı)
Batı dan esen rüzgar
Gündoğusu (doğu)
Doğudan esen rüzgar
Güngörmez
Yelkenlerde rüzgarın çıktığı arka yaka
(Direk yakası, Bumba yakası, Güngörmez
yakası)
Günlük Hata (ing: Daily
Rate)
Kronometrelerin 24 saat zarfındaki ileri
veya geri kalış miktarıdır. Günlük hatalar,
hergün bir yere kaydedilir ve daha sonra
toplanarak gün adedine bölünmek suretiyle
bulunur.
Güverte (ing: Deck)
Gemilerde ve teknelerde baştan kıça kadar
döşenmiş tahta veya madeni platform döşeme
Güverte Hattı
Güvertenin bordadaki izdüşümü
Güverte Kaplaması
Güvertenin kaplanması için kullanılan
malzeme
Gındazo (ing: Mast
Rope)
Gabya ve babafingo çubuklarını yerlerine
sürmek veya bunları aşağıya indirmek için
donatılan selviçeler.
Gındazo Bastikası (ing:
Top Block)
Çubukların topuk tarafında, biri kaşkaval
deliği üzerinde diğeri altında bulunan ve
gındazolarla donatılan iki bastikadır.
Bunlardan üsttekine gındazo dili, alttakine
patakülye dili denir.
H
Hakiki Mevki (ing: True
Position)
Bir geminin, dünya üzerinde enlem, boylam
olarak mevkileri belli maddelerden alınan
kerterizlerle, tespit etmiş olduğu mevkidir.
Bu mevki geminin hakiki coğrafi mevkii olur.
Halat (ing: Rope, Line)
Bitkisel, sentetik veya çelikten yapılmış ve
bükümlenerek çeşitli kollarda biribirlerine
sarılmış, bükülmeye ve çekmeye uygun urgan
Halat Bosa (ing:
Stopper)
Demir atıldıktan sonra demirin ağırlığını
ırgat üzerinden almak için çımaları
güvertedeki mapalara bağlı diğer uçlarında
ceviz bulunan kısa halatlar.
Halat Matafyon (ing:
Rope Eyelet)
Morize ve Borina patalarının geçmesi ve
torsolom palangalarının bağlanması için
yelkenlerin yakalarına yapılmış olan halat
halka.
Hale (ing: Halo)
Ayın etrafında görülen daire şeklindeki
yaygın ışık. Ay etrafında hale görülmesi
yakın bir zamanda furtuna çıkacağına
işarettir.
Haliç (ing: Bay)
Uzunluğu genişliğine nazaran fazla olan ve
karaların içine doğru uzayan deniz kısmı.
Haliçlerde sular durgun oduğundan gemiler
için iyi bir liman sayılır.
Hamaylı (ing: Bunt)
Serenlerin ve serenlere bağlı yelkenlerin
miyama yakalarının tam ortası. Yelken
sarıldığı zaman torbalanan orta kısmını
kaldıran selviçe.
Hamel Noktası (ing:
Hamal Point)
21 Mart'ta güneşin güney yarım küresinden
kuzey yarım küresine geçtiği gök ekvatoru
üzerindeki nokta. Hamel Noktasına İlkbahar
Noktası da denilir.
Hamla (ing: Stroke)
Kürek çekilirken küreğin bir periyot
içindeki mesafesi [Hamle]
Hamlacı (ing: First
Oarsman)
ürekli teknelerde serdümene en yakın kürekçi
(hamlacıbaşı)
Harmanlamak (ing:
Turning a ShipWith Long Round)
Bir gemi ve deniz aracının küçük bir dümen
açısı kullanarak büyük bir devir dairesi
çizmesi suretiyle seyretmesi.
Havuz (ing: Well Deck)
Gemilerin baş kasarası ile köprüüstü,
köprüüstü ile kıç kasarası arasında kalan
boşluk.
Havuzluk (ing: Well
Deck)
Yelkenli veya kürekli bir teknede kıç
tarafta topluca oturulacak yer.
kokpit
Helyostat (ing:
Heliometer)
Güneş ışığını bir ayna vasıtasıyla yansıtmak
suretiyle haberleşmeyi sağlayan alet.
Hidrometre (ing:
Hydrometer)
Met cezir olayının yönünü ve yüksekliğini
ölçmekte kullanılan alet.
Higrometre (ing:
Hygrometer)
Havada, atmosferde bulunan nem miktarını
ölçen alet.
Hisa Etmek (ing: Hoist
Away)
Bir şeyi yukarı kaldırmak. [Hisa sancak,
hisa kürek]
Hırça Mapası (ing:
Bittern End)
Zincirin zincirlikteki çımasının omurgaya
bağlandığı kilit
I
Irgat (ing: Windlass)
Demir almada, halatları dolayıp gemiyi
yanaştırmada veya karaya çekmede kullanılan,
hidrolik, elektirikli, istimli veya insan
kuvvetiyle çalıştırılan yatay veya dikey
mekanizma [Yatay ve manivela kuvvetiyle
çalıştırılanlar = bocurgat]
Kavaleto=Irgat tamburu
Irgat Manivelası (ing:
Capstan Bar)
Irgat makinelerinin arıza yapması sonucunda
zinciri gemiye almak ve ırgatın insan gücü
ile çalıştırılması için ırgat manivela
yuvalarına sokulan demir veya ağaçtan
yapılmış kollar.
Irgat Palamar Babası
(ing: Capstan)
Sahile verilmiş halatların boşunu alarak
halatı germek için halatın gemide kalan
kısmının sarıldığı ırgat üzerindeki yanları
çıkıntılı yatay veya dikey vaziyetteki
silindir.
Irmık Halatı (ing:
Towrope)
Rüzgar kaldığı zamanlarda yelken gemilerinin
kendilerini çektirmek için çekici filikaya
verdikleri halat.
Iskaça (ing: Heel)
Direk ve cıvadraların alt başların alt
başlarındaki topukların yerine oturması için
açılmış olan yuva
Iskalarya (ing:
Ratline)
Yelkenli gemilerde direklere çıkmak için
çarmıkların aralarına yatay olarak bağlanmış
ince halat veya demir çubuklar.
Iskalarya Bağı (ing:
Clove Hitch)
Iskalaryaları çarmıklara bağlamak için
yapılan bağ. Kazıkbağı.
Iskanca
Değiştirmek [nöbet, vardıya, kürek]
Iskarmoz (ing: Thole
Pin)
Kürekli teknelerde küreğin bağlanması veya
oturması için ay veya çelik şeklindeki metal
veya ahşap lumbar.
Iskopomar Mataforası
Iskopomar yelkeninin altabaşo yakasını geren
bumba.
Iskota (ing: Sheet)
Yelkenleri rüzgar ile doldurmak ve/veya yön
değiştirmek - açı vermek için kullanılan
halat - palanga donanımı.
Ana yelken ıskotası (palanga donanım)
Flok ıskotası her bir kontraya ayrı ayrı
yayılı, saptırma makaralı halat.
Iskota Yakası (Köşesi)
(ing: Clew)
Kabasorta yelkenlerde altyakalar; randa, pik
veya floklarda alt geri köşe
Istralya
Direk ve çubukların cundalarında baş ve kıça
doğru inen sabit arma, veya teknelerin
postalarını baştan kıça kadar birbirlerine
bağlayan kuşak
İ
İç Büyük Flok (ing:
Inner Jib)
İç büyük flok larmosu üzerine açılan üç köşe
yelken.
İç Kuşağı (ing: Inner
Strap)
Oturak tahtası başlarının üzerine oturmaları
için filika ve botların alabandalarına
bağlanmış olan ve baştan kıça kadar uzanan
ensiz tahtalar.
İç Omurga (ing:
Keelson)
Postaları [bir ahşap teknede] omurgaya daha
sıkı bağlamak için baştan kıça kadar uzuanan
ikinci bir omurga
İğne
Direklerin kıç tarafa bakan kısımları ile
yarım serenlerin çatallarının üzerinde
hareket ettiği ağaç çubuk.
İğnecik (ing: Bearing
Pintle)
Dümenin kıç bodoslamaya bağlanabilmesi için,
erkekli ve dişili çift menteşe
İhtiyat Demir (ing:
Spare Bower Anchor)
Göz demirleri vasfında olan ve gemilerde
gerektiğinde kullanılmak üzere bulunan yedek
demir.
İktirani Sürat (ing:
Mean Speed)
İktirani med ve cezir vaktindeki, med ve
cezir akıntılarının süratlerinin
ortalamasıdır.
İnhitat (ing:
Depression, Dip)
Hissi ufuk ile görünen ufuk arasındaki açı
veya gözlemcinin gözünün yeryüzeyinden
yüksekte bulunması dolayısıyla zahiri ufkun
alçalmasıdır.
İntersep (ing:
Intercep)
Hesabi irtifa ile hakiki irtifa arasındaki
fark.
İntikal (ing: Transfer)
Dümene basmayı takiben geminin 90 derece
döndüğünde geldiği noktadan eski rotaya olan
dik mesafe.
İskandil (ing:
Sounding)
Denizliğin derinliğini ölçmek
İskandil Kurşunu (ing:
Lead)
İskandil salvolarının bağlandığı ağır kurşun
- ağırlık
İskandil Salvosu
İskandil kurşunlarının bağlandığı işaretli
salvo
İskarça
Bir liman veya koy içindeki kalabalık tekne
gurubu, karışık olarak demirlemiş olan
tekneler topluluğu
İskele (ing: Port)
Teknenin pruva-pupa hattına göre sol yarısı
veya gemiye girip çıkmak için kullanılan
sürme veya inip kalkan merdiven
İskele Tavası
İskelelerin alt ve üstünde girip çıkmada ilk
basılan platform
İsparmaça (ing: Crossed
Anchor, Fouled Hawse)
Deniz içindeki bir gemiye ait iki veya diğer
gemilere ait zincirlerin birbirine
dolaşması.
İspasa (ing: Unreev)
Bir palanganın eskimiş olan rigavosunu
çözerek, donanım üzerinden alıp çıkarmak ve
tirentisini rigavo, rigavosunu tirenti
yapmak.
İspavlo (ing: Sail
Twine)
Katrasız kendirden yapılmış iki kollu sicim
[kırnap]
İspiralya (ing: Cabin
Skylight)
Bordaya açılan lumbuzları olmayan gemi iç
kısımlarını aydınlatmak üzere güverte
üzerine açılmış yuvarlak ve sabit camlı
lumbuz.
İstinga (ing: Brail)
Yelkenleri toplamak için kullanılan selviçe
[Hareketli donanım]
İstinga etmek
Yelkenleri toplamak
İstiralya Boğataları
(ing: Stay Deadeyes)
İstiralyaları istenilen gerginlikte tutmak
için kullanılan boğatalar.
İstiralyata (ing: Stay)
Babafingo çubuğu üzerindeki kuntra payından
alınan istiralya.
İşkampavya (ing:
Launch)
Harp gemilerinde personel taşımakta
kullanılan motorlu büyük filika
K
Kabadalga (ing: Rough
Sea)
Dalga yüksekliği 5-9, dalga boyu 7-14 fit
olan ve gemiyi rahatsız eden dalga.
Kabasorta (ing: Gun
Tackle)
Biri sabit, diğeri müteharrik iki adet
tornodan ibaret palanga.
Kabasorta Arma (ing:
Square Rigged)
Serenleri direklere dik ve kemere
istikametinde olan dört köşe yelkenli arma
Kabotaj (ing: Cabotage)
Bir devletin kendi limanları arasında yolcu
ve yük taşıma hakkı.
Kaburga (ing: Rib)
Bir geminin gövdesini meydana getiren
postaların (Iskarmozların) tümü.
Kadem (Ayak)
30,48 cm
Kalastra (ing: Gradle
Plate (Crutch))
Kuntra güvertelerin üzerine alınan
filikaların oturtuldukları ağaç veya metal
kürsü
Kalçete (ing: Plait)
Ayak paleti, paspas yapmak için eski halat
liflerinden yapılan mürnellerin saç örgüsü
şeklinde örülmesi suretiyle yapılan palet.
Kaloma (ing: Scope of
Cable)
Demir üzerinde bulunan teknelerin denizde
bulunan zincir mesafesi.
Yunanca=Boşluk ve rahatlık, tolerans,
ölçülülük
Kaloma Vermek (ing:
Ease)
Zincir gerektiğinde daha fazla salmak,
[Kaloma vermek]
Kana Rakamları (ing:
Plımsoll Mark (or Line))
Gemilerin çektikleri su derinliğini
göstermek için baş ve kıç dikmeler hizasına
sancak ve iskele taraflara desimetre veya
feet cinsinden çizilmiş rakamlar. [Romen ve
italik]
Kançello Tarihi (ing:
Canceling Date)
Donatanlar ile kiracılar arasında anlaşmaya
varılan ve geminin yüklemeye hazır olacağı
en geç tarihi ifade eder.
Kandilisa (ing:
Halyard, Halliard)
Yelkenleri yukarı kaldırmak için kullanılan
halat.
Trinket ve maestra serenlerinin
kandilisasına: İstrise
Gabya serenlerin kandilisasına: Manti
Flok ve randa yan yelkenlerin kandilisasına:
Çördek /Mandar da denir.
Bu halatlarla direğe adam çekilebildiği
için, bu amaçla kullanılan oturak'lara da
kandilisa denilmektedir.
Kapele (ing: Truck)
Sabit arma kasalarının direk ve çubuklardan
geçtiği, çubukların üst kısımları, tepeleri.
Kapele Muşamba (ing:
Hood)
Pusla, dümen dolabı, kaporta, vinç gibi
kısımların yağmur ve güneşten korunması için
yelken brandasından yapılmış kılıfların
geçirilmesi için verilen emir.
Kaplama (ing: Strake)
Postaların üzerine boyuna kaplanan saç veya
tahtalar.
Kaporta (ing: Skylight)
Gemi veya tekne içindeki kapılara ve
güverteden aşağı iniş ve çıkış
merdivenlerinin üzerindeki kapalı yerlere
denir.
Karanfil (ing: Cap
Stay)
Pruva ve grandi direğicundaları arasındaki
tel halat
Karavele (ing:
Caravele)
Herhangi bir şeyin veya durumun içinden
çıkılamaz bir hal almasını belirten terim.
Karavele Kaplama (ing:
Diagonal Planking)
İçi kutrani dışı armuz kaplama olan bir
kaplama şekli.
Karayel
Kuzey-batı dan esen rüzgar
Karina (ing: Bottom of
The Vessel)
Bir teknenin su altında kalan ıslak kısmı
(dış kısm).
Karula Yakası (ing:
Tack (Jewel Leech))
Bir yan yelkenin direğe yakın alt köşesi
Kasa (ing: Eye. Spliced
Loop of a Rope)
Halatların çımalarını kendi bedenlerine
örerek, açılmayacak şekilde dikişle emniyete
alınan halka biçimi.
Kasara (ing: Castle)
Teknelerin baş orta ve kıç kısımlarında
güverteden daha yüksek olan kısımlar.
Kasavele (ing:
Clothsline)
Gemi yelken ve tenteleri ile personele ait
çamaşırların kurutulması için pruva gönderi
ile geri tarafındaki bir yere gerilen halat.
Kasavele Palangası
(ing: Clothsline Tackle)
Gabya ve kontra serenlerini indirip
kaldırmak için kullanılan palanga.
Kasavelelerin gerilmesi için de kullanılan
palangaya denir.
Kastanyola (ing: Brake)
Demir zinciri akarken durdurabilmek için
ırgat etrafına konan demir veya çelik şerit
çember (bir çeşit fren balatası).
Kaşkaval (ing: Fid)
Ana direkler üzerine sürülen gabya ve
babafingo çubuklarının topuklarını sabit
tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek
için, bu çubukların topuk taraflarına açılan
delikten geçirilen ve maunalar üzerine
oturacak uzunlukta olan demir veya ağaç
siğiller.
Kavança (ing: Jibe)
Herhangi bir şeyi bir taraftan diğer tarafa
geçirmek veya aşırmak ya da bir yerden diğer
bir yere aktarmak.
Yelken seyrinde rüzgar altına dönerek kontra
değiştirmek.
Kemere (ing: Beam)
Güvertenin döşenebilmesi için posta uçlarını
birleştiren enine (omurgaya dik) konan
kısımlar.
(havuzluk, ambar yanlarında güverteyi boydan
boya geçemeyenlerine ÖKSÜZ KEMERE denir).
Kenar (Bkz. Yaka) (ing:
Corner of Edge of a Sail)
Yelkenlerin kenar ve (köşelerine) denir.
Köşeler:
Çördek köşesi: Üçken (Markoni) yelkenlerde
yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği)
mandarın bağlı olduğu üst köşe
Karula köşesi: Ana yelkende direk iveya
ıstrelya dibindeki köşe
Iskota köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok,
cenova) veya yakın olduğu köşe.
Yakalar:
Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk veya
ıstralya) kenarı
Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba veya
güverteye yakın olan kenar
Güngörmez yakası: Rüzgarın çıktığı kenar
Kerte (ing: Point,
Rhumb)
Bir dairenin 32'de biridir. (11 derece 15
dakika).
Kerteriz (ing: Bearing)
Herhangi bir maddenin bir tekneden olan
yönünü mıknatisi veya cayro pusla ile tayin
etmek veya ölçmek.
Kerye (ing: Wire Rope
Klips)
İki halatı birleştirmek için veya halatın
çımasına geçici kasa yapmak için [sadece
madeni halatta] kullanılan cıvatalı mengene
Keşişleme
Güney-doğu dan esen rüzgar
Kilit (ing: Shackle)
12,5/15 kulaç zincir uzunluğu veya iki kilit
zinciri birbirine bağlayan bir tarafı
değirmi diğer tarafı harbili bir cins zincir
baklası.
Kinistin Valfı
Gerektiğinde bir tekneye denizden su almak
için su kesiminden aşağıya konmuş ve
gerektiğinde uzaktan açılıp kapatılabilecek
valf.
Koç Boynuzu (ing: Deck
Cleat, Belaying Cleat)
Baş ve kıç omuzluklar ile mataforaların
üzerinde bulunan ve halat volta etmek için
kullanılan boynuz şeklinde iki kulaklı
madenler.
Kol (ing: Arm)
Flasaların bir tarafa bükülmeisi sonucu
halatta elde edilen elemanlar. Flasa gibi
bütün halat boyundadırlar.
Koltuk (ing: Stopper)
Bir teknenin aborda olduğu yere sıkılması
için baş ve kıç omuzluklardan verdiği halat.
Kontra Mizana Direği
(ing: Jigger Mast)
Mizana direğinin gerisindeki direk
Kontra Omurga (ing:
Sliding Keel)
Ana omurganın aşınmaması için altına konan
şerit halindeki parça.
Kontra Tavlon Güverte
Eski harp gemilerine ait bir güverte katı
Kontrata Mizana Direği
(ing: Skysail Mast)
Kontra mizanadan sonraki kıç direk
Korozyon (ing:
Corrosion)
Gemi üzerinde bulunan demir ve çelik
aksamın, oksijen, havadaki nem ve deniz
suyundaki karbonikasit sebebiyle kimyevi
değişikliğe uğrayarak paslanması.
Körkapak (ing: Dead
Lights)
Lumbuzları içerden kapayan demir kapak
Kuntra
İskota yakasına bağlanan iki inceden birisi
iskota olarak kullanıldığında diğeri kuntra
olur. Kontra kontr kelimesinden gelme olup,
karşı-zıt-yedek anlamında kullanılır.Kuntra
omurga, bodoslama-grandi-güverte gibi Kuntra
flok-kuntra mizana ve benzeri.
Kurt Ağazı (ing: Chock)
İçinde halat geçmesi için güverte üzerinde
baş ve kıç omuzluklarına monte edilen demir
yastıklar.
Kutrani Kaplama (ing:
Diagonal Planking)
Ahşap diagonal (çapraz) kaplama
Küpeşte (ing: Bulwark)
Güverte üstündeki borda kaplaması.
Kürek Lumbarı (ing: Oar
Lock, Rowlock)
Askeri filikalarda iskarmoz yerine
küreklerin oturtuldukları oyuk yerler
(küpeştede takazlık tahtasında).
Kıble
Güney
Kıble
Güney, Güney den esen rüzgar
Kıç (ing: Stern)
Teknenin geri tarafı
Kıç Bodoslama (ing:
Stern Post, Stern Frame)
Omurgadan kıç tarafa kaldırılan dik kısım
[Ağaç veya maden]
Kıç Gönderi (ing: Flag
Staff)
Kıç tarafta sancak çekilmesi için dikilmiş
olan gönder.
Kıçüstü / altı (ing:
Poop Deck / Lower Stern)
Teknenin kıç tarafında güverte üstü / altı
L
Laçka (ing: Loose)
Boşver, boşalt, boşalmış gevşemiş anlamında.
Lağ Yelkeni (ing: Balc
Yawl)
Serenlere bağlanan kareye benzer yelken. Bu
yelkenlerin serenleri her tramolada aşağıya
indirilir ve direkten aşırılarak tekrar
basılır. Bu yelkenlere maynalı latin, hasır
ve praçile de denir.
Lale Halatı (ing:
Tiller Preventer)
Dümenlerin denizli havalarda düşüp
kaybolmaması için dümen yelpazesinden geçip
teknenin kıçına bağlanan bir ince savlo.
Lambert İrtisamı (ing:
Lambert Projection)
Yer ekseni ile koninin ekseni çakışan ve
yeri iki miyar paralelde kesen koni yüzeyine
yapılan irtisamdır. Lambert haritaları daha
ziyade havacılar tarafından kullanılır.
Lambesa / Lambasa (ing:
Yard Batten)
Ağaç direkleri sağlamlaştırmak üzere
direkler üzerinde bulunan demir çemberlerin,
serenlerin mayna veya hisa edilmeleri
sırasında hasara uğramaması için direklerin
pruva tarafına ve demir çemberler üzerine
konulan uzun ağaç triz. Seren tirizi de
denir.
Landa Demiri (ing:
Chain Plate)
Patrisaları ve çarmıkları bağlamak için
bordalara konulan demir çubuklar.
Larmo (ing: Stay)
Flokların açıldığı istralya. ( Bazen flok
larmosu da denilir).
Larmo Astarı (ing: Stay
Belly)
Larmo yakasına dikilen ikinci kat ensiz bez
astar.
Larmo Yakası (ing:
Luff)
Floğun larmo tarafındaki yakası.
Larmo Yakası Halatı
(ing: Luff Rope)
Larmo yakasını kuvvetlendirmek için dikilen
halat.
Laşin (ing: Lashing)
Fırtınalı havalarda gemi içindeki yüklerin
yerlerinden oynamaması için bunların gemi
bünyesine bağlanması.
Lava Etmek (ing: Pull)
Boş al ve ger anlamında bir emir. (Boşunu
al)
Lavra Deliği (ing:
Plug)
Bir teknenin içindeki suyu askıya alıp
boşaltmak için açılmış delik. (Genellikle
kıç tarafta havuzluğun altındaki kruzlu
yerde).
Lif
Nebati halatın yapıldığı malzemenin en ince
parçası
Liga Camadan (ing: Take
a Relf)
Yelkeni küçült, camadana vur demektir.
Limanlık (ing: Calm
Sea)
Denizin çalkantısız ve sükunet halinde
olduğunu belirten terim.
Limbo (ing:
Transshipment)
Bir şeyin bir taraftan diğer tarfa
aktarılması. (Marmara etmek sadece sıvı
içindir.)
Livar
Balıkçı teknesinde balıkların taze kalması
için alt tarafı denizle ilgili tahta havuz.
Loça (ing: Hqwse)
Demir zincirinin akması için açılmış
deliklere geçirilmiş medeni oluk.
Loça Kovanı (ing: Hawse
Pipe)
Loçanın iç tarafına geçirilmiş dökme
demirden yapılmış silindir şeklindeki kovan.
Lodos
Güney-batı dan esen rüzgar
Lokma (ing: Stud, Stay
Pin, Stud Links)
Zincirin baklalarının ortasına takviye için
konmuş parça.
Lumbara Ağızı (ing:
Gang Way)
Gemilere girip çıkılan [Bordada açılan
dörtköşe kapak]
Lumbuz (ing: Bulls Eye,
Deadlight, Porthole)
Gemideki pencerelere verilen isim.
M
Maçuna (ing: Floating
Crane)
350-400 ton arasındaki ağırlıkları
kaldırabilen ve bir ponton üzerine konulmuş
dikmelerden ibaret bir nevi vinç.
Magnetik İnhiraf (ing:
Magnetic Declination)
Magnetik kuzey istikameti ile hakiki kuzey
istikameti arasındaki açı. Magnetik kuzey
hakiki kuzeyin sağında ise inhiraf doğu,
solunda ise batı'dır.
Maimahreç (ing:
Displacement)
Bir geminin taşırdığı suyun ton olarak
ağırlığı. Bir maimahreç tonu 2240 libre
olarak kabul edilir.
Malabosa
Serenlere sarılı olan gabya yelkenlerinin
açılarak ıskotalarının alınması için verilen
komuttur.
Malahtar (ing: Pitch
Mop)
Gemilerin karinalarını boyamak için
kullanılan uzun saplı fırça.
Maliborda (ing: Cargo
Board)
Yüklerin gemiye alınmasında veya gemiden
çıkarılmasında bordaya çarparak, borda
boyasının kirlenmesine veya boyaların
sıyrılmasına mani olmak için bordaya
sarkıtılan uzun kalaslar.
Mandar (ing: Tie of a
Yard)
Yelkenlerin hisa edilmesi (basılması) için
kullanılan çeliktel veya halat
Mandoz (ing: Pulley
Block)
Gemide kullanılan tellerin gerilmesi için
kullanılan alet.
Manga (ing: Mess)
Gemi personelinin oturduğu, yemek yediği ve
yattığı güvertealtı bölmeleri. Büyük
gemilerde yatma yerleri ayrılmıştır.
Manifesto (ing:
Manifest)
Çeşitli varış yerleri için gemiye yüklenen
malların tam tafsilatını gösteren vesika.
Manifestolar yükleme limanlarında acenteler
tarafından konşimentolara göre tanzim
edilir.
Manifold (ing:
Manifold)
İçinden, yakıt ve su borularının geçtiği ve
bunlara ait valfların bulunduğu sandık.
Manika (ing: Wind
Catcher)
Bir teknenin lat kısımlarına güverteden
aşağıya doğru havalandırma için konulan
geniş boru.
Manişka (ing: Gin
Tackle)
Biri iki, diğeri üç dilli iki makaradan
yapılmış olan ve ağır eşyaları kaldırmada
kullanılan palangalar.
Manivela (ing:
Handspike)
Ağır cisimlerin bir tarafını kaldırmak için
kullanılan ağaç veya demirden yapılmış kısa
çubuklar.
Mapa (ing: Padeye)
Sabit halka.
Marsipet (ing: Foot
Rope)
Serenlerin cundalarından alınarak
hamaylısına donatılan ve yelkenlerin
sarılmaları sırasında gabyerlerin ayaklarını
bastıkları halatlar. Basadora da denilir.
Martin Demiri
Çipo ve kolları aynı düzeyde ve kolları da
beden etrafında dönebilen bir sistemdeki
demirdir.
Mastalya (ing: Bucket)
Tahta leğen.
Mastori (ing: Midship
Section)
Gemilerin en geniş yeri.
Mastori Postası (ing:
Midship Frame)
Bir teknedeki en geniş posta.
Matafora (ing: Davit)
Teknelerde veya sahilde filika veya botların
asılabilmesi için uçlarında palanga bulunan
aygıt.
Matafyon (ing:
Grommets, Lacing Eyes, Metal Grommets)
Yelken ve tentelerin delik açıldığında
yırtılmaması için delik etrafının takviye
edildiği yassı metal halka veya halat
takviye.
Mayna Etmek (ing:
Pawse, Pouse)
Aşağı indirmek (ağır ağır).
Meme (ing: Crown)
Demir kollarının demir bedenine birleştiği
noktanın alt kısmı.
Mezestre (ing: Dip.
Half Mast)
Yarıya kadar indirmek.
Mil [Deniz Mili] (ing:
Mile)
Denizdeki uzunluk ölçüsü. (6080 feet = 1852
mt)
Mizana Direği (ing:
Mizzen Mast)
3 direkli bir yelkenli gemide en kıçtaki
direktir.
Morize (ing: Reef
Earing)
Yelkenlerin, camadana vurulacağı zaman
gradin yakalarını camadan astarı hizasından
serene bağlamak için kullanılan çelikli
halatlar.
Morize Patası (ing:
Reef Earing)
Yelkenlerin camadan astarları hizasında ve
gradin yakalarında gradin halatının kuruz
kırılması ile meydana gelen analeler.
Bunlara Camadan Patası da denir.
N
Navlun (ing: Freight)
Bir yerden bir yere taşınmak üzere bir
sözleşme (Navlun Sözleşmesi) ile gemiye
alınan eşyaların tümü.
Net Hacim (ing: Net
Register Tonage)
Geminin gros hacim veya tonilatosundan o
geminin yürümesine ve yürütenlerin
ihtiyacına ayrılan yerlere ait hacimlerin
çıkarılmasından sonra kalan hacim.
Net Tonilato (ing: Net
Tonnage)
2,83 m3 lük bir hacım birimidir.
Neta (ing: Clean Tidy)
Muntazam, düzgün, tertipli veya emniyetli
anlamına gelir.
Neta Batarya (ing: Pipe
Down The Forecastle)
Gemi personelinin bulundukları yatma ve iş
yerlerini temizlemeleri, buralarını düzene
sokmaları.
Nevcet (ing: Canvas
Line)
Hamak sarılan el incelerine denir.
Nispi Kerteriz (ing:
Relative Bearing)
Kara veya denizdeki bir maddenin, geminin
pruvasına nazaran olan istikameti. Bu
maddeden geçen kerteriz hattı ile geminin
omurga hattı arasındaki açı olup, gemi
pruvasından (000 dereceden) 360 dereceye
kadar saat yelkovanı istikametinde ölçülür.
Bazen sancak ve iskele belirtilmek suretiyle
180 dereceye kadar da ifade edilir.
Nomonik Harita (ing:
Gnomonic Charte)
Nomonik irtisamla yeryüzünün bir kısmını
gösteren bu haritalar daha ziyade büyük
daire seyirlerinde kullanılır.
Nomonik İrtisam (ing:
Gnomonic Projection)
Yeryüzünün bir kısmını göstermek üzere
kullanılan bir irtisam metodudur. Bu
metodda, teğet bir düzlem üzerine yerin
merkezinden yapılan irtisamdır. Meridyenler
kutuplara doğru birbirine yaklaşan birer
doğru çizgi halinde ve arz paralelleri teğet
noktası kutuplar olmadığı sürece birbirine
paralel olmayan eğriler halinde görülürler.
Açılar doğru olarak gösterilemez. Bir büyük
daire bir doğru çizgi halinde görülür.
Normal Maimahreç (ing:
Normal Displacement)
Geminin her veçhile hizmete hazır olarak
tam, kazanlarda fayrap seviyesine kadar su
mevcut, personel ve eşyaları gemide, normal
cephanesi, akaryakıtı, yedek malzemesi, içme
ve fit suyu mevcut olduğu haldeki
maimahreci. Bu maimahreçte tüm sarnıçlar,
ihtiyat fit sarnıcı ve dabılbatım sarnıçları
boş bırakılarak kabul edilecektir.
Normal Sürat (ing:
Service Speed)
Aksi emredilmediği sürece bir geminin
yapacağı sürat.
Nucumi Ay (ing:
Sideral)
Yıldızlara nazaran ayın yer etrafında bir
devrini tamamlaması için geçen müddet. Bu
müddet takriben 27 1/3 gündür.
Nucumi Gün (ing:
Sideral Day)
Güneş gününden bir derece veya dört saat
dakikası daha kısa olan gün.
O
Ocaklık Demiri (ing:
Sheet Anchor)
Bir tarafında iki demir bulunan demirlerden,
kıça doğru olan ve göz demirinin gerisinde
bulunan, göz demiriyle aynı vasıfta olan
yedek demir.
Olta Bağı (ing:
Fisherman's Knot)
Bir daha çözülmesine gerek duyulmayan
halatların birbirine bağlanması için yapılan
bağ.
Oluk (ing: Swallaw)
Halatların dil üzerine rahatça oturması için
dil üzerine açılan yarım yuvarlak oyuk.
Omurga (ing: Keel)
Bir teknenin postalarının üzerine oturtulup
bağlandığı ve baştan kıça kadar devam ettiği
ağaç/madeni parçalardır. Genellikle küçük
teknelerde yekpare olur.
Omurga Aşozu (ing:
Rabbet)
Kaplama tahtalarının omurgaya girmesi için
omurga üzerinde açılmış olan girintiler.
Omurga Hattı (ing: Kell
Line)
Gemi ve deniz araçlarının baş ve kıç
bodoslamalarını birleştiren ve omurga ile
aynı düzlem üzerinde bulunan hat.
Omuzluk (baş, kıç)
(ing: Quarter)
Teknenin baş ve kıç tarafında sancak ve
iskele tarafında 45 derecelik açı içindeki
bölüm veya istikamet.
Orkoz (ing: Undetow)
Akıntının aksi cihetinden esen rüzgar
sebebiyle akıntı istikametinin aksine doğru
giden yüzey akıntıları. Girintili ve
çıkıntılı sahillerde bir çıkıntıya çarparak
akıntının aksi cihetine doğru akan akıntıya
da orkoz denir.
Orsa (ing: Wind Side,
the Weather Side)
Yelkenleri mümkün olduğunca rüzgar yönüne
yaklaştırarak seyretmek. (Orsasına seyir)
(Dar/sıkı orsa)
ORSA YAKASI : Bir yelkenin direk/istrelya
tarafındaki yakası.
Orsa Alabanda Eğlenmek
(ing: Heave to)
Rüzgarı bordaya alarak, yelkenleri
birbirinin aksine alıp tekneyi yolundan
alakoyup vakit geçirmektir.
Orsa Alabanda Tramola
(ing: Wear)
Teknenin başını rüzgara alıp bir kuntradan
diğer kuntraya geçmektir.
Orsa Halinde
Bir teknenin mümkün olduğu kadar rüzgarın
estiği yöne yakın seyredişi.
Orsa Pupa Çemberi (ing:
Hoop on the Boom to Which the Boom-Guy is
Fastened)
Bumbanın cundasına yakın ve iki tarafında da
mapa bulunan madeni çember.
Orsa Pupa Palangaları
(ing: Boom-Guy Tackle)
Yan yelkenlerin bumbalarını istenilen
istikamette tutmak üzere bir ucu orsa pupa
çemberindeki mapaya, diğer ucu küpeştedeki
bir yere bağlanan iki adet palanga.
Orsa Yakası (ing: Luff)
Dört köşe yelkenlerin rüzgar üstünde kalan,
üç köşe yelkenlerin istiralya tarafından
kalan yakaları.
Orsada Kazanmak
Bir teknenin orsa seyrinde rügar altına az
düşerek, istediği tarafa gidişte rüzgar
şiddet farklarından faydalanarak açı
kazanması.
Orsaya Kaçmak (ing:
Weather Helm)
Bir yelkenli teknenin devamlı olarak baş
tutamayıp rüzgar üstüne kaçması.
Oturak (ing: Thwart)
Kürekle hareket eden teknelerde kürekçilerin
oturarak kürek çektikleri alabandadan
alabandaya uzanan tahtalar.
Oturak Pançalu (ing:
Thwart Knee)
Oturakların alabandaya gelen taraflarını
alabandaya bağlayan ağaç veya madenden
yapılmış üç köşeli praçollar.
Ö
Öksüz Kemere (ing: Half
Beam)
Kemerenin ortadan kesilmiş olarka yanda
kalan kısımları.
Öksüz Vardiya (ing: Dog
Watch)
Üç vardiya ile tutulan nöbetlerde bir
vardiyaya hep aynı saatlerin gelmemesi için
16-18 ve 18-20 saatleri arasında tutulan
ikişer saatlik nöbetler.
Ölüdeniz (ing: Swell)
Fırtınaların dinmesi ile denizin çatlaksız
dalgalı hali. Rüzgar olmadığı halde fırtına
sebebiyle oluşmuş bulunan dalgalar devam
eder.
Ölünavlun (ing: Dead
Freight)
Bir gemiye bilfiil yüklenmeyen navlundur.
Eğer kiracı taahhüt ettiği yükün tamamını
gemiye yüklememişse, yüklenmeyen yüke de ölü
navlun denir.
P
Pala (ing: Wash, Blade)
Küreklerin denize giren enli ve yassı
kısımları
Pala Çevirmek (ing:
Feather Blades)
Kürek çekilirken sudan çıkan küreklerin
ikinci hamle için palalarını baş tarafa
doğru götürürken palaların enli taraflarını
su sathına paralel duruma getirmek için
kürek topaçlarının el ile çevrilmesi.
Palador Mezarnası (ing:
Head Ledge)
Ambarağzı paladorunun oturtulmuş olduğu ve
ambar ağızlarının baş ve kıç taraflarına
konmuş mezarna.
Palamar (ing: Mooring
Line)
Gemilerin rıhtıma veya iskeleye
bağlanmasında halattan daha kalın yomalara
verilen isim.
Palamar Şamandırası
(ing: Moorning Buoy)
Liman içinde fazla saha işgal etmemeleri
için gemilerin baştan ve kıçtan palamar
vermek suretiyle bağladıkları şamandıralar.
Palanga (ing: Tackle)
Bir halat ve anaz iki makaradan oluşan
kaldırma mekanizması
Palanga Rule (ing:
Rolling Tackle)
Alt makarası adi torno, üst makarası makara
ruleden ibaret palanga. Yelken gemilerinde,
denizli havalarda serenlerin sallanmaması
için seren ile direk arasına donatılır.
Yalpa Palangası da denilir.
Palasarte (ing:
Channel)
Ana direklerle çarmıklar arasındaki açıyı
büyültmek ve küpeşteleri serbest bırakmak
için direkler hizasında bordalardan dışarıya
doğru uzatılmış ve bordalara sağlamca
bağlanmış ağaç kütükler.
Palasırtı (ing: Blade
Edge)
Kürek palalarının ensiz olan tarafı.
Palavra Güverte
Eskiden harp gemilerinde topların bulunduğu
güverte
Panyol Tahtası (ing:
Shifting Boards)
Gemi ambarlarında bulunan dökme hububatın
denizli havalarda kaymasını önlemek
maksadıyla ambarlara konulan tahtalar. Yeni
hububat nakliye gemilerinde panyol tahtası
yerine sabit sac levhalar kullanılmaktadır.
Parakete (ing: Log)
Bir geminin süratini ve deniz içinde
katettiği mesafeyi deniz mili yönünden ölçen
elektrikî ve mekanikî alet. Genel olarak
kullanılan üç tipi; İmtiyazlı Parakete,
Elektrikli Parakete, Pito Statik
Parakete'dir.
Parakete Hesabı (ing:
Dead Reckoning)
Son tayin edilen mevkiden (Hakiki veya
alelade mevki) geminin seyrettiği rota ve
parakete veya makine devir sayısıyla tayin
edilen mesafe vasıtasıyla geminin mevkinin
bulunması usulü. Parakete hesabında akıntı
dikkate alınmaz.
Parakete Savlosu (ing:
Log Line)
Bir çıması pervaneye diğer çıması parakete
saatinin gerisinde bulunan mapaya takılmak
suretiyle kullanılan özel surette dokunmuş
halat.
Paralaks (ing:
Parallax)
Hakiki ufuk ile hissi ufuktan ölçülen
irtifalar arasındaki fark.
Patalya (ing: Wherry)
1-3 çifteye kadar kürekli ahşap teknelere
harp gemilerinde verilen isim.
Patrisa (ing: Back
Stays)
Çubukların bağlanması için cundalarından
aşağı ve geriye doğru inen ve tekneye
bağlanan sabit arma
Pik (ing: Gaff Topsail)
Giz veya serenlerin üzerine açılmış üç köşe
yelken.
Pik Yakası (ing: Peak)
Bir yan yelkeninin üst ve köşedeki
yakasıdır.
Piyan (ing: Whip)
Bir halatın çımasının açılıp dağılmaması
için çımasına ıspavlo veya gırcıla ile
yapılan bir çeşit düğüm şekli.
Portuç
Alet edevat veya boya gibi sair şeylerin
saklanması için kullanılan dolap veya kamara
gibi yerler.
Posta (ing: Frame,
Timber)
Üzerine kaplama tahtalarının [veya saçların]
tespit edildiği ağaç veya maden eğriler
[kaburga]
Poyraz
Kuzey-doğu dan esen rüzgar
Pruva (ing: Fore, Head)
Bir teknenin ön tarından ileri istikameti.
Pruva Direği (ing: Fore
Mast)
Birden çok direkli teknede ba taraftaki ilk
direk.
Pruvada (ing: Ahead)
Denizdeki bir cismin veya geminin veya
karadaki belirli bir maddenin pruva veya
pruvaya yakın bir yerde bulunması.
Puntel (ing: Bulwark
Stanchion)
Güvertenin kuvvetlendirilmesi için alttan
dikine konan destek veya güverte üzerindeki
vardevelaların tutmak için güverteye dik
olarak konulan demir çubuklar.
Pupa (ing: Aft)
Bir teknenin kıç tarafından geri istikameti.
Pusula (ing: Compass)
Rota istikametlerini gösteren, kerteriz alıp
mevki konmasına yardım eden mıknatısı veya
cayro devvaresi ile çalışan seyir aletidir.
Pusula Ekseni (mihveri)
Pusula kartının merkezinin oturduğu ucu
sivri bir iğnedir.
Pusula Kartı (ing:
Compass Card)
Pusula ibrelerinin üzerine oturtulmuş derece
veya kerte taksimatı bulunan daire şeklinde
bir karttır.
Pusula Tası (ing:
Compass Bowl)
Mıknatısı pusulalarda (manyetik etkisi
olmaması için) pirinç veya bakırdan yapılmış
yarım küre biçiminde içi boş bir tastır.
Puta (ing: Oars Down)
Koymak, donatmak (puta kürek).
R
Radansa (ing: Thimble)
Halatların çımalarında kasa yapmakta
kullanılan madeni halka biçimindeki malzeme
Randa Bumbası (ing:
Spanker Boom)
Randa yelkeninin altabaşo yakasını gerip
açmaya yarayan ve çatalı mizana direğine
dayanan güverteye paralel seren.
Randa Bumbası Dik Ventosu
(ing: Spanker Boom
Toping Lift)
Randa bumbasını güverteye paralel tutan ve
bumbanın cundasından ana direğe alınan sübye
donanım. Çatal İstinga da denilir.
Randa Gizi (ing:
Spanker Gaff)
Randa yelkenini sarmak için kullanılan ve
birbirlerinden cunda, çatal, bel, etek
isimleri ile ayırt edilen selviçeler.
Randa Yelkeni (ing:
Spanker)
Yelkenli bir teknede en geriye açılan yan
yelkeni.
Bumba, direk,seren ve güngörmez yakasından
oluşan dörtgen yelken
Rasad (ing: Sight)
Gök cisimlerini inceleme.
Rasadi Mevki (ing:
Observed Position)
Astronomik gözlem ve hesap sonucu bulunan
gemi mevkii.
Rasadi Tan (ing:
Obsarvational Twilight)
Güneşin, ufkun 10 derece altında bulunması
hali.
Raspa (ing: Scraper)
Kabaran boyaları veya paslı yerleri kazıyıp
temizlemek için bir uçları kıvrık L
şeklindeki veya çekiç gibi çelik aletler.
Rigavo (ing: Simple
Clinch)
Makaranın bülbülüne bağlanan halatın
çımasına denir.
Rigavo Mapası (ing:
Becket)
Rigavonun bağlanması için makaranın alt
tarafında bulunan mapa. Bülbü de denilir.
Roda (ing: Coil, Fake)
Kullanılmamış, açılmamış nebati halat
sargısı.
Role (ing: Muster)
Gemide olması muhtemel değişik durumlara
veya tehlikelere zamanında ve yerinde
müdahale etmek maksadıyle personele verilen
değişik görevler.
Rota (ing: Course)
Geminin üzerinde gittiği yön. Yolun meridyen
ile yaptığı açı.
Örnek: Rota 110 derece
Ruba Etmek
Yelkenle rüzgarı başa alarak tekneyi
geriletmek
Rüşvet Güverte (ing:
Boat Deck, Spar Deck)
Güverte üzerinde yer işgal etmemeleri için
filikaların veya serenlerin konulması için
güverteye istinat eden punteller üzerine
yapılan ve alabandalara yakın olan ufak
güverteler.
Rüşvet Güverte (ing:
Boat Deck, Spar Deck)
Yolcu gemilerinde filikaların üzerine
oturtulduğu kalastraların bulunduğu güverte.
Rüzgar (ing: Wind)
Atmosferdeki ısı değişimi sonucunda yer
değiştiren havanın meydana getirdiği esinti.
Estiği yönlere göre isim alırlar.
Rüzgar üstü (ing:
Weather Side)
Rüzgarın estiği yön. Rüzgarın geldiği
yer/yön. "
Teknenin rüzgarüstü; Rüzgarüstü tekne"
Rüzgar Yakası
Bir yelkende rüzgarın estiği taraftaki yaka.
Rüzgaraltı (ing: Lee)
Rüzgarın estiği yönün aksi. Rüzgarın gittiği
yön/yer.
Teknenin rüzgaraltı, rüzgaraltı tekne.
Saat Açısı (ing: Hour
Angle)
Bir mevkiden veya bir gök cisminden geçen
meridyen ile Greenwich meridyeni arasında
kalan ve batıya doğru ölçülen açıdır.
Saat Dairesi (ing: Hour
Circle)
Gök kutuplarından ve gök cisminden veya
hamel noktasından geçen büyük daire. Saat
dairesi gök cismi ile beraber hareket eder.
Sabit Arma (ing:
Standing Rigging)
Gemi üzerinde devamlı olarak sabit durumda
bulunan direk, çarmık, giz, seren vs. Gibi
donanım.
Sabit Praçilera Yelkeni
(ing: Standing Lug)
Kandilisası serenin dörtte birine bağlanan
ve tramolalarda karulası aşırılmayan,
karulası direk dibine bağlanan yelken.
Sağa Devirli Pervane
(ing: Right Hand Propeller)
Kıç taraftan bakıldığı zaman sancak tarafa
doğru devreden pervane. Tek pervaneli
gemilerde pervaneler daima sancak tarafa
doğru döner. Çift pervaneli gemilerdeyse
sancak taraftaki pervaneler sağa devirli,
iskele taraftaki pervaneler ise sola
devirlidir.
Sağanak (Civarina)
(ing: Gust)
Rüzgarın bölümler halinde şiddetli esmesi.
[Civarina]
Sağlık Listesi (ing:
Bill of Healt)
Gemi kaptanına liman otoriteleri tarafından
verilen ve bulunduğu liman ile seyir
istikametlerinde uğrayacakları limanların
sağlık durumlarını gösteren liste. Buna
Sağlık Patentası da denilir.
Safra (ing: Ballast)
Bir teknede denge sağlanması için
sintinesine konan ağırlık.
Safra Sarnıcı (ing:
Ballast Tank)
Safra suyunun alındığı sintinelerdeki
sarnıçlar.
Salaburun (ing: Leech
Line)
Yelkenlerin gradin yakalarını serene
kaldırmak için gradin yakalarına donatılan
selviçeler.
Salaburun Astarı (ing:
Leech Belly)
Salaburunların yelkene değdikçe yelken
bezini aşındırmaması için yelkenin
salaburunlar hizasına dikilen bez.
Salma
Bir teknenin rüzgara veya akıntıya bağlı
olarak dönmesi
Salma Omurga (ing: Drop
Keel)
Yelkenli bir teknede içerden indirilip
kaldırılan "madeni veya ağaç levha.
""centerboard"""
Salmakasası
Salma omurgalı teknelerde, salmanın hareket
edebilmesi için omurga üzerine
yerleştirilmiş, genelde kemere yönünde
desteklenmiş, birleşik kaplar prensibine
göre çalışan düzen, düzenek
Salpa (ing: Short Stay)
Demirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığın
zincire binmesi.
Salya Baston
Cunda yelkenlerinin açılması için serenler
üzerinde bulunan cunda bastonlarının
serenler üzerinden dışarıya doğru
sürülmeleri için verlilen komuta.
Salya Etmek (ing: Haul
In)
Bir şeyi bir taraftan bir tarafa aşırmak
suretiyle çekmek.
Sancak (ing: Starboard)
Bayrak veya, teknenin pruva-pupa hatında sağ
yarısı, sağ tarafı
Sancak Alabanda (ing:
To Put Hard Over)
Dümenin sancak tarafa doğru en çok
basılabilmesi için verilen emir.
Sancak Gönderi (ing:
Flag Staff)
Kıç tarafa güverteden sancak çekmek için
dikilmiş gönder.
Saravele (ing: Furl)
Yelkenin sarılması için verilen komuta
denir.
Savlo (ing: Cord)
Sancak çekmek için kullanılan 1,5 burgatalık
ince halat
Selviçe (ing: Running,
Rigging)
Yelkenli bir gemi armasındaki hareketli
halatlar.
Seren (ing: Yard)
Direkler üzerinde yelken açmak için ve
işaret çekmek için yatay olarak bağlanmış
gönder.
Seren Yakası (ing:
Head)
Yelkenlerin derene bağlı üst kısımları.
(matafyon yakası).
Silyon Feneri (ing:
Masthead Light)
Gece ve karanlıkta, gemilerin seyir
halindeyken pruva ve grandi direkleri
cundalarında yaktıkları ufkun 20 kertelik
bir sahasından berrak havada en az 5 milden
görülebilen ve pruvadaki grandiye nazaran
daha aşağıda olan fenerlerdir. (Beyaz
renklidirler).
Sintine (ing: Bilge)
Bir teknenin su hattı altında kalan iç
kısmıdır.
Sintine Pompası (ing:
Bilge Pump)
Sintinede biriken sıvıların boşaltılması
için kullanılan pompa.
Sis Kampanası (ing: Fog
Bell)
Demirde veya şamandrada yatan gemilerin
siste mevkilerini belirtmek için çaldıkları
kampana
Sis İşareti (ing: Fog
Signal)
Siste seyir halindeki gemilerin birbirlerine
durumlarını belirtmek üzere düdükle
verdikleri işaret.
Siya (ing: Held Water)
Kürek çekerek tekneyi geriye itmek için
verilen komut.
Soğra [Sokra] (ing:
Butt)
Armuz kaplamada, kısa gelen kaplama
tahtalarının uçlarının birleştiği yerdeki
çizgi.
Suga Etmek (ing: To
tighten a Nope or a Serew)
Vira edip sıkıştırmak. (Suga kastanyola,
suga cıvata vb).
Suhattı (Flota) (ing:
Waterline)
Teknenin gövdesinde, ıslak yüzeyle kuru
yüzeyi arasındaki çizgi.
Sübye Armalı (ing: Fore
and Aft Rigged)
Direklerinde seren yelkenleri olmayıp sadece
yan yelkenleri bulunan tekneler.
Sülyen
Yeni konulan, yada raspa edilerek
temizlenmiş olan çelik veya demir saçlar
üzerine koruyucu olarak sürülen genellikle
kırmızı renkteki astar boya
Sürme Omurga
Salma omurga da denilebilir. [Ana omurga
bedenine açılan bir yarıktan aşağı yukarı
hareket ettirilebilen tahta veya madeni
levha şeklindeki omurga olup
yelkenliteknelerde yelkenle seyir anında
devrilmemek veya rüzgar altına düşmemek için
kullanılır]
Sığ Su (ing: Shoal)
Denizin (genellikle sahil kısmına yakın)
herhangi bir kısmında teknelerin
seyretmelerine uygun olmayacak şekilde az su
bulunan pek derin olmayan yerlere denir.
Ş
Şaft (ing: Shaft)
Gemi makinelerindeki grankın çevrimsel
hareketini pervaneye ileten çelikten
yapılmış silindir şeklindeki çubuk.
Şaft Bodoslaması (ing:
Propeller Post)
Üzerinde şaft kovanı bulunan bodoslama.
Şaft Kovanı (ing: Shaft
Pipe)
Şaftın dönmesi ile bodoslamanın aşınmaması
için şaft göbeğine geçirilen kovan.
Şaft Yolu (ing: Shaft
Alley)
Makine dairesinden şaft göbeğine kadar olan
ve bir insanın rahatça hareket etmesi
gereken genişlik ve yükseklikte olan su
geçirmez kapalı yol.
Şali (ing: Bunting)
Milli sancaklarla işaret sancak ve
flamalarının yapıldığı yün kumaş.
Şalopa (ing: Shallop)
Filikadan büyük kürek ve yelkenle hareket
eden tekne.
Şamandıra (ing: Buoy)
Kullanılış şekline göre değişik biçimlerde
yapılmış ve su geçirmezliği temin edilerek
yüzme kabiliyeti arttırılmış sac veya
ağaçtan yapılmış sarnıçlar. Kullanıldıkları
yerlere göre demir, sis, palamar, fener
şamandırası gibi isimler alırlar.
Şamandıra Ücreti (ing:
Buoy Dues)
Şamandıraya bağlanan gemiler tarafından
liman başkanlıklarına ödenen ücret.
Şapka (ing: Mast Truck)
Direklerin üst uçlarına geçirilmiş yuvarlak
tabla
Şemsiye Demiri (ing:
Mushroom)
Şamandıraları sabit tutmada kullanılan iç
tarafları boş yarım küre şeklindeki
demirler.
Şeytan Çarmıhı (ing:
Pilot Ladder)
İki halat arasına ağaç basamaklarla yapılan
bordadan sarkıtılan merdiven
T
Talvek Hattı (ing:
Thalweg)
Boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hat
Tarak Gemisi
Limanları ve geçitleri derinleştirmek için
kepçeli olarak yapılmış özel gemi
Tava (ing: Ower
Platform, Lower Platform)
Borda iskelelerinin altında ve üstünde
durulacak yer [İskele tavası]
Tavlon Güverte (ing:
Lower Deck)
Çok güverteli gemilerin üsten itibaren
aşağıya doğru beşinci güvertesi veya
Eski harp gemilerine ait bir güverte katı
Tavlon Güverte1
Eski harp gemilerine ait bir güverte katı
Tayfa
Ticaret gemilerindeki gemiciler
Tente (ing: Awning)
Güverteyi yağmur ve güneşten korumak için
güverte üzerine açılan branda veya başka bir
malzememden yapılmış örtü
Tente Omurgası (ing:
Awning Boom)
Tentenin orta kısmına ve altına konulan ağaç
Tersane (ing: Shipyard)
Gemi yapılan fabrika, tezgah veya sanayi
merkezi
Tirenti (ing: Fall)
Bir halatın çekilen çıması
Toka Etmek (ing: Close
Up)
Bir şeyi yerine kadar kaldırmak [Sancak toka
etmek, işaret toka]
Tramola (ing: Tack)
Yelken seyirinde rüzgar üstüne çıkarak
kontra değiştirmek.
Trandil
Ege/Akdeniz balıkçı/süngerci yelkenli
teknesi.
Yunanca=Triandia 3:1 yaklaşık 15 m boyunda
baş-kıç bodoslamalı tekne
Trim (ing: Trim)
Ayar, akord.
Yelken trimi: 1.Yelken donatım-ayarı
2.Yelken-rüzgar açı ayarı
Trinket (ing: Fore)
İç istrelyaya çekilen flok (=üçgencik)
Tırnak (ing: Palm,
Fluke, Anchor Blade)
Demirin kollarının ucundaki tırnak
şeklindeki kısım
U
Uçkurluk (ing: Belly
for Halliard of a Flag)
Bir sancağın direk veya rüzgar üstü
tarafındaki yakasındaki takviye edilmesi
için geçirilen beyaz renkli şerit. BU
taraftaki yakaya uçkurluk yalkası ve içinden
geçirilen ve iki ucunda da kanca bulunan
salvoya da uçkurluk salvosu denir.
Uskuna (Schooner) (ing:
Pinnace)
Pruva direği kabasorta armalı, grandi direği
sübye armalı iki direkli yelkenli tekne.
(Pruva-pupa hattında giderek artan direk
yüksekliği)
Usturmaça (ing: Ferder)
Bir birinin üzerine veya rıhtıma yanaşan
teknelerin bordalarının zarar görmemesi için
araya koydukları ağaç, lastik, plastik veya
halatlardan yapılmış olan, balon, silindir,
tekerlek biçiminde yastık.
V
Varagele (ing: To
Travel Between Two Points Throught a Rope)
İki nokta arasında gerilmiş olan kuvvetlice
bir halat üzerinde hareket eden bir makaraya
bağlı sebet veya iskemle donamınlı insan ve
eşya taşımak için kullanılan donanım.
Vardavela (ing: Hand
Rail)
Teknelerin küpeştelerinde ve borda
iskelelerinde yolcu/mürettebatın korunması
için dikilmiş bulunan sabit veya
yatar-kalkar puntellerin üzerine yatay
olarka geçirilmiş halat, veya demir, tiriz.
Vardavela Punteli (ing:
Guard Rail)
Küpeştelere konmuş olan ağaç veya demir
sabit veya yatıp kalkan punteller.
Vardıya (ing: Watch)
Nöbet, gün içindeki görev dönemi
Varil (ing: Cask)
Mancana büyüklüğündeki madeni fıçı
Veledibarka (ing: Fore
Topmast Stay Sail)
Fırtınalı havalarda pruva ana istrelyası
üzerine açılan flok.
Veleistralye Yelkeni
(ing: Fore Sail)
Pruva direğinden sonra gelen direk üzerine
açılan yan yelkenin sereni
Velena (ing: Staysail)
Direkler arasında istrelyalar üzerine açılan
üçgen yelken(ler).
Vento (ing: Guy)
Bumbaları ve mataforları bir taraftan diğer
tarafa dirisa edebilmek ve sabit tutabilmek
için cundalarından alınan halatlar. Bu
halatlar gerekirse palangalara da bağlanır.
Vinç (ing: Winch)
Gemiye yük alıp vermede kullanılan, ambar
ağızlarına yakın olarak konmuş hidrolik -
elektirk veya istimle açılan makineler.
Yelken teknelerinde, özellikle ıskota ve
diğer halat germek için kullanılan mekanik
düzenekli, el, elektrik veya hidrolik güçle
çalışan düzenek.
Vira (ing: Heave)
Vidayı, cıvatayı, ırgat veya vinci çevirmek
sarma yönünde verilen komut.
Viya (ing: Steady)
Gemi ve veya tekneyi istenilen rotaya
döndükten sonra, istenilen yöne seyredilmesi
için verilen komut.
Volta (ing: Round Turn)
Bir halatın babaya veya biteye bir kez
dolaştırmak. İtalyanca=defa,kere
Volta Almak (ing: To
Take a Turn)
Halatın veya demirzincirinin biribirine
dolaşması
Y
Yaka (ing: Corner of
Edge of a Sail)
Yelkenlerin kenar ve (köşelerine) denir.
Köşeler:
Çördek köşesi: Üçken (Markoni) yelkenlerde
yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği)
mandarın bağlı olduğu üst köşe
Karula köşesi: Ana yelkende direk iveya
ıstrelya dibindeki köşe
Iskota köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok,
cenova) veya yakın olduğu köşe.
Yakalar:
Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk veya
ıstralya) kenarı
Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba veya
güverteye yakın olan kenar
Güngörmez yakası: Rüzgarın çıktığı kenar
Yakamoz
Su içinde ışık biriktirebilen
tekhücrelilerin total yansıma halınde
ışıldaması
Biolumunicence
Yalpa (ing: Lurch)
Teknenin sancaktan iskeleye, iskeleden
sancağa dalgaların bordadan alınması ile
sallanması
Yalpa Omurgası (ing:
Bilge Keel)
Teknelerin yalpalamasını azaltmak için
karina kısmına baştan kıça doğru uzunan
omurga biçimindeki çıkıntı.
Yan Yelkenler (ing:
Fore and Aft Sails)
Yarım serenler ve gizler üzerine açılan
yelkenler ile flok ve valenalar
Yapraklamak (ing: To
Flap in the Wind)
Yelkenlerin rüzgara yakın seyirde
dolamaması.
Yarımoturak (ing:
Stretcher)
Kürek çekerken ayak dayanılan ağaç puntal
[yatay]
Yaslamak (ing: To fall
into aGuay or Vessel Dueto Wind or Current)
Bir teknenin harket kabiliyetini kaybederek,
akıntı veya rüzgar etkisi ile bir rıhtıma
veya başka bir tekne üzerine düşmesi
Yeke (ing: Tiller,
Rudder Tiller)
Dümen başına takılıp dümenin istenilen
tarafa basılması için kullanılan demir veya
ağaçtan yapılmış kol.
Yelpaze
Dümenin su içindeki en geniş kısmı
Yetişen Tekne (ing:
Overtaking)
Aynı kontra ve yönde giden ve öndekine
yaklaşan tekne.
Yoma (ing: Hawser)
Genellikle kalın halatlara denir.
Yürya (ing: Haul Away)
Bir palanganın tirentisini veya bir halatın
elle çekerken üzerine yatarka mola
vermeksizin çekmek
Yıldız
Kuzeyden esen rüzgar
Z
Zincir Makinası
Zincirlik ile üst güverte arasında zincirin
arasından geçtiği madeni boru.
Zincirlik (ing: Chain
Locker, Bin)
Teknelerin baş tarafında başaltında demir
zincirlerinin muhafaza edildiği yer.
Zoka
Uç tarafında sarımsak dilimi biçiminde
kurşun bulunanan bir çeşit balık iğnesi
[olta]
Zırh Güverte